Portre

Aklıselim, Kalbiselim Ve Zevkiselim: Süheyl Ünver

emre.ozcan@cubemedya.com'
Yazar: TR Editör

2016 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahiplerinden Süheyl Ünver, hekim, ressam, hattat ve tezhipçi bir vücutta birden fazla meziyeti barındıran modern Türk tıp tarihinin temellerini atan bir isim.

2016 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahiplerinden Süheyl Ünver, hekim, ressam, hattat ve tezhipçi bir vücutta birden fazla meziyeti barındıran modern Türk tıp tarihinin temellerini atan bir isim.

Yazı: Ayşe Nur Azca

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin son sahipleri geçtiğimiz günlerde belli oldu. Değerlendirme Kurulunun önerisi üzerine Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından ödüle layık görülen değerli isimlerden biri olan Ordinaryüs Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver ile ilgili şu değerlendirmelere yer verildi: “Türk kültürünün bu bereketli topraklardaki bekasına sönmeyen bir inanç ve azimle bağlanarak eserler veren; tasavvuf neşvesiyle “aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim” damarlarını başarıyla bir terkibe dönüştüren; bu bütünleşmeyi hikmetli şiirlerinde, tezhip ve sulu boya resimlerinde, bilim ve sanat eserlerinde aksettirerek Türk milletine ve dünyaya armağan eden Süheyl Ünver. Her insana nasip olmayacak bir övgü…”

MODER TÜRK TIBBININ KURUCUSU

Kadim medeniyet Osmanlı Devleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin arasındaki bir nevi kültür köprüsü olan Süheyl Ünver,  İstanbul Muhâberât-ı Umûmiyye müdürü olan babası Tırnovalı Mustafa Enver Bey, annesi Hattat Mehmed Şevki Efendi’nin kızı Safiye Rukiye Hanım’ın oğlu olarak 17 Şubat 1898 yılında dünyaya geldi. Öğrenimine Menbaül İrfan Rüşdiyesi ile başlayan Ünver, Mercan İdadisini bitirdikten sonra tıp eğitimi için 1915 yılında Mekteb-i Tıbbiyede okumaya başladı. Asistanlığına Gureba ve Haseki Hastahanelerinin cildiye ve dâhiliye bölümlerinde başlayan Ünver, 1927-1929 yıllarında Paris’te Pitié Hastahanesinde görev aldı. Akademik hayatına Prof. Dr. Akil Muhtar Özden’in Tedavi ve Farmakodinami Kürsüsünde doçent olarak başladı.

1933 yılında üniversite reformu ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde Tıp Tarihi Enstitüsünü kurdu ve ders vermeye başladı. 1939’da profesörlük unvanını alan Ünver, 1954 yılında ise ordinaryüslüğe yükseldi. Tıp fakültesinde akademik hayatına devam eden Süheyl Ünver, gönülden bağlandığı güzel sanatları da bırakmadı. 1936-1955 yılları arasında Güzel Sanatlar Akademisinde Türk Minyatürü alanında öğretim üyeliği yaptı. Amerika’da 1958-1959 yıllarında misafir profesör olarak bulunan Ünver, Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsünün başkanlığına 1967 yılına kadar devam etti. İkinci tıp tarihi ve deontoloji kürsünü Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde kurdu. Emeklilik dönemine kadar uluslararası tıp tarihi kongrelerinde yer aldı. Bu süre zarfında hocalığının yanında Türk süsleme sanatının seminerlerini de yürüterek Türk-İslam sanatının tanıtılmasını sağladı.

Bir vücutta birden fazla meziyeti barındıran Süheyl Ünver, çalışmalarıyla Türk tıp tarihinin temellerini attı. Ünlü Türk hekimlerin -İbni Sina, Sabuncuoğlu Şerefeddin, Hacı Paşa, Hekimbaşı Sâlih b. Nasrullah Efendi ve daha nicelerinin- biyografilerini ve tıp ilmine olan katkılarını inceledi. Bunu yanı sıra tıbbi kurumlarla yakından ilgilenmiş ve kurumların tarihçelerini kaleme aldı.  Tıp Tarihi Enstitüsünde görevini yerine getirirken Türk-İslam tarihi araştıramalarını Türk Tıp Tarihi Arkivi dergisinde yayımladı.

RESİM, HAT VE TEZHİP

Hattat bir dedenin torunu olan Süheyl Ünver, ailesinden getirdiği bir özellikten olsa gerek hüsnühat, tezhip ve resim sanatı ile yakından ilgilendi. Medresetü’l-Hattâtînde dönemin kıymetli hocalarından geleneksel Osmanlı sanatlarını meşk eden Ünver; Yeniköylü Nuri Bey’den tezhip, Necmeddin Okyay’dan ebru, eniştesi Hasan Rıza Efendi’den ise hüsnühat dersleri aldı. Türk-İslam sanatlarının yanı sıra resim alanına da ilgilemesi, onu Üsküdarlı Hoca Ali Rıza Bey’in öğrencileri arasında yer almasını sağladı. Üsküdarlı Hoca Ali Rıza Bey’den sulu boya ve karakalem ders aldı. Yanından ayırmadığı sulu boyaları ve defterlerine İstanbul’un her köşesini nakşetmeye çalışmıştır.

Nevi şahsına münhasır bir şahsiyet olan Ünver, yaptığı araştırmalarını arşivlemekten hiçbir zaman geri durmadı. Türk sanatının, tarihinin ve eserleriyle ilgili her bilgiyi titizlikle not aldığı defterleri ile arşivledi. Arşivciliğe olan düşkünlüğünü şöyle tanımlıyordu Süheyl Ünver,“Benim prensibim şuydu: Bir şey duydum mu, onun içinde Türk kültürüyle ilgili neler varsa, resimlerini olsun, malumatını olsun ne kıymetler varsa hepsini topladım. Bu beni ilgilendirir, bu ilgilendirmez demedim ve bu beni ilgilendirmez sözünü kimsenin söylememesini isterim. Çünkü biz bu şifahilik yüzünden neler kaybetmişiz neler.” Türk tıp tarihinin ve kültürünün çok şey borçlu olduğu bu nadide şahsiyet, 14 Şubat 1986’da İstanbul’da vefat etti.

Süheyl Ünver Nadirattandır


Hattat Doç. Dr. Fatih Özkafa

Süheyl Hoca gibi bir insanı yakinen tanıyamamaktan müessifim, zira Süheyl Ünver gibi insanlar nadirattandır. Süheyl Ünver, ordinaryüs olduğu tıp alanı haricinde Türk kültürüne, sanatına ve tarihine yakından olan ilgisi ve çalışma disiplini bizim için örnek mahiyetindedir. Araştırmada bulunduğu, arşivleme yaptığı her alan onun sürekli bir başvuru kaynağı olmasını sağlamıştır. Yakinen ilgilendiği Türk-İslam sanatları içinde çalışmalarda bulunmuş ve öğrenciler yetiştirmiştir. Öğrenme aşkı ile bir insan ömründe yapamayacağı kadar çalışmayı 88 yıllık yaşamına sığdırmıştır.

Yazar Hakkında

emre.ozcan@cubemedya.com'

TR Editör

Yorum Ekle