Dosya

Bugünün ve Geleceğin Bilim Alanı Olarak Moleküler Biyoloji ve Genetik

Yazar: TR Dergisi

Moleküler biyoloji ve genetik bilimi, laboratuvarda yapılan bilimsel çalışmalar ile canlı yaşamına uygulanacak çalışmalar arasında bir köprü görevi görmektedir.

Evreni bir bütün olarak düşündüğümüzde, cansız doğaya hayat veren canlılardır. İnsanlar, bitkiler, mikroorganizmalar, hayvanlar ve virüsler, statik durumdaki doğayı dinamik bir yapıya dönüştürürler. Canlıyı anlayabilmenin tek yolu ise yaşamın şifresini çözmekle mümkündür. Canlının şifresi veya kodu olarak bilinen DNA’nın ve bazı canlılar için RNA veya proteinin doğru bir şekilde analiz edilmesi ve tanımlanması son derece önemlidir. Bu kapsamda moleküler biyoloji ve genetik, doğada yaşayan tüm canlıların oluşumunu programlayan genetik şifrelere ışık tutan, genlerin yapısını ve işlevlerini çözümleyen ve çözülen şifrelerin sağlık, eczacılık, tarım, hayvancılık, gıda, çevre, enerji gibi pek çok alanda kullanılmasını amaçlayan uygulamalı bir bilim dalıdır. Her geçen gün yeni araştırma ve uygulama alanlarıyla hızla gelişen moleküler biyoloji ve genetik bilimi, laboratuvarda yapılan bilimsel çalışmalar ile canlı yaşamına uygulanacak çalışmalar arasında bir köprü görevi görmektedir.

Moleküler biyoloji ve genetik programlarının araştırma ve uygulama odaklı olması, bölüm mezunları için kamuda ve özel sektörde farklı istihdam olanakları yaratmaktadır. Mezunlar, üniversitelerin lisansüstü programlarına kabul edilebilecekleri gibi gıda, sağlık, çevre, enerji ve tarım sektörlerinde, ilgili araştırma-geliştirme ve uygulama merkezlerinde, genetik tanı merkezlerinde, tohum şirketlerinde çalışabilmektedirler. Yapılan tüm teorik ve uygulamalı çalışmalar sonucu insana katkı sunmak üzere elde edilen her sonuç, canlılara dayalı ekonomik faaliyetlerin bütünü olan biyoekonomiye önemli katkılar sağlamaktadır.

Biyoekonomi, biyolojiyi ve uygulama alanlarını sağlık, enerji, tarım, çevre gibi alanlarda kullanarak ekonomik fayda sağlama olarak tanımlanmaktadır. Biyoekonomi, elde edilen ürünlerin geleneksel kullanımından çağdaş gen tedavilerine kadar farklı teknolojileri bünyesinde barındıran bir alandır. 2018’de yedi milyarı aşan insan nüfusunun 2050 yılına kadar dokuz milyara ulaşması beklenmektedir. Bu da beraberinde kaçınılmaz olarak daha fazla su, gıda ve enerji gereksinimini doğurmaktadır.

Gelecekte oluşacak nüfus artışı ve tüketim beklentilerine cevap verebilmek için uzun vadeli ulusal biyoekonomi politikalarının oluşturulması gerekmektedir. Günümüzde, özellikle bilgi içeriği yüksek biyolojik ürünlerin üretilmesine dayalı ekonomik faaliyetlere kısaca  “Bilgi Temelli Biyoekonomi” denilmektedir.

Biyoekonomi çalışmalarında temel amaç ise biyo-temelli ürünler ve/veya çözümler ile sağlıklı ve uzun ömürlü bir toplum için sürdürülebilir ve kalıcı çözümler üretmektir. Biyoekonomi alanında 2013 yılında dünyada 99 milyar ABD doları gelir elde edilirken 2017 yılında 300 milyar ABD dolarını aşmıştır. 2016 yılında dünyada kamu kuruluşlarına bağlı olan 708 şirket kurulmuş ve bu sektör 203 bin 210 kişiye iş imkânı sağlamıştır.

Moleküler biyoloji ve genetik bölümü, son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte farklı disiplinlerin ortak paydası konumuna gelmiştir. Ayrıca uzun yıllardır bir temel bilim alanı olarak algılanan moleküler biyoloji ve genetik bilimi, su, enerji, sağlık, gıda, tarım, hayvancılık gibi farklı alanlarda yaşanan bölgesel ve küresel problemlerin çözümüne kalıcı çözümler sunabilen uygulamalı bir bilim alanına dönüşmüştür.

Moleküler biyoloji ve genetik bilimi, uygulama alanlarının ve ekonomik getirisinin artmasıyla birlikte kendi iş imkânını ve istihdamını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de arttırmaktadır. Ülkemizde de mevcut insan kaynakları, araştırma altyapıları, uygulanan bilim politikaları ve yatırımlar ile her geçen sene sadece öğrencilerin değil, kamunun ve özel sektörün de daha fazla ilgisini çekmektedir. Moleküler biyoloji ve genetik bölümlerinde son dönemlerde kurulmuş ve sayılarında önemli bir artış gözlenmiştir. Bu bölümlerden mezun olan öğrenciler, ilk dönemlerde ağırlıklı olarak akademik kariyere yönelmiş ve bu amaçla, ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerine yüksek lisans ve doktora eğitimi almak üzere gitmişlerdir. Nitekim, günümüzde neredeyse Amerika’nın her eyaletinde ve Avrupa’nın her ülkesinde isminden söz ettiren üstün başarılı Genetik Bilimci Türk bilim insanlarını görmek mümkündür.

Millî Eğitim Bakanlığı veya Yükseköğretim Kurulundan aldığı burslar veya şahsi girişimleri ile eğitim aldığı ülkeden sağlanan finansal destek ile yurtdışında eğitimini tamamlayan bilim insanlarının büyük bir özveri ile ülkemize dönmeleri ve yetişmiş akademisyenlerin ülkemiz ve dünyanın farklı ülkeleri arasındaki sirkülasyonu ile ülkemizde de bu alanda yetişmiş insan gücünde önemli bir artış olmuştur. İnsan gücümüzdeki artışlar ile beraber ülkemizin moleküler biyoloji ve genetik alanındaki araştırma merkezlerinde, laboratuvarlarında ve araştırma altyapısında kayda değer bir iyileşme olmuş ve bu durum uluslararası standartlarda lisans ve lisansüstü eğitim veren kurumlarımızın oluşmasına olanak sağlamıştır. Akademideki gelişiminin yanı sıra biyoekonomik potansiyeli dolayısı ile kamu ve özel sektörden de önemli yatırımlar alan moleküler biyoloji ve genetik bilimi, dünyada olduğu gibi ülkemizde de özel sektörünü oluşturmaya başlamıştır. Bu anlamda, teknokentlerde ve teknoparklarda şirketler kurulmuş, lisans ve lisansüstü öğrencilere farklı kurum ve kuruluşlar tarafından start up şirketi kurmak üzere hibe destekleri sağlanmış, ilaç fabrikaları ve biyoteknolojik ürünler üreten firmalar kurulmuştur. Nitekim 2014 yılında Bilim ve Teknoloji Yüksek Konseyinin aldığı karar ile medikal biyoteknoloji ülkemizin öncelikli AR-GE alanlarından biri olmuştur. Ayrıca, Yükseköğretim Kurulunun başlatmış olduğu ve öncelikli alanlar olarak belirlediği 100 alandan 2000 doktora öğrencisine finansal destek sağlayan 100-2 bin YÖK Doktora Bursu programı kapsamında Yaşam Bilimleri ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Bilimi alanına önemli destek sağlanmıştır.

Her sene ülkemizden Türkiye Bilimler Akademisi ve Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurulunun vermiş olduğu “Yılın Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı” ve “Teşvik Ödülü”nü alan önemli sayıda moleküler biyoloji ve genetik bilimci akademisyen bulunmaktadır. Ayrıca uluslararası saygın ödüller alan ve uluslararası saygın akademilere üye, yönetim kurulu üyesi ve kurucu üye olarak seçilen üstün başarılı genetik bilimci Türk bilim insanları da ülkemizin uluslararası alanda bilimsel tanınırlığına ve saygınlığına önemli katkılar sunmuşlardır.

Tüm bu iyileşmelere ve sahip olduğu potansiyele karşın ülkemizde hâlâ güçlenme aşamasında olan bu bilim alanının önemli desteklere ihtiyacı bulunmaktadır. Araştırma altyapıların iyileştirilmesi ve tüm potansiyel kullanıcılara açılması, özel sektör yatırımlarının artırılması, araştırma-geliştirmeden üretime dönüşüm süreçlerinin desteklenmesi ve mezunlarının istihdam alanlarının artırılması gibi iyileştirmeler hayati önem taşımaktadır.

Nitekim insan sağlığına ve yaşam süresine, çevreye, enerji üretimine, temiz su kaynaklarının elde edilmesine, tarım ve hayvancılığa, ilaç keşfine, hastalıkların tanı, takip, tahmin ve tedavisine yaptığı önemli katkılar dolayısıyla moleküler biyoloji ve genetik bilimi, bugünün olduğu gibi geleceğin de en önemli bilim alanlarından biri olmaya devam edecektir.

Yazar Hakkında

TR Dergisi

Yorum Ekle