Yemek

GASTRONOMİNİN BAŞKENTİ: GAZİANTEP

emre.ozcan@cubemedya.com'
Yazar: TR Editör

Anadolu, Akdeniz ve Orta Doğu mutfaklarını harmanlayan 8 bin yıllık mutfağıyla UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dâhil edilen Gaziantep, Anadolu’nun güneydoğusuna kurulmuş renkli ve dev bir sofrayı andırıyor.

Yazı: MELİH USLU

Antep denince akla baklava ve kebaplar gelse de şaşırtıcı ölçüde zengin tarihî ve kültürel birikime sahip bir şehir durur karşımızda. Kebapçılar, katmerciler, ciğerciler ve tabii ki baklavacılar, kente adım atanların iştahını kabartmak için yarışırlar âdeta. Eskimiş hâlini yeni bir yüzle sarıp sarmalayan kentin, dar ve kıvrımlı sokaklarında yürümek, adım adım bulmaca çözmek gibi bir duygu uyandırır insanda…

KÜLTÜRLER KAVŞAĞI

Antep’in işgal edildiği 1920’li yıllarda, dar sokak aralarında yapılan kent savunması getirmiş zaferi. Sağlı sollu yüksek duvarlardaki kemerli kapılar kapandı mı, “hayat” içeride kalıveriyor şehirde. Hayat, kapalı avlulara verilen isim burada. Genellikle taş döşemeli olan avluların bazıları motiflerle süslenmiş, bazıları ise çeşmeleri bezeyen gül kabartmalarıyla… Güneydoğu Anadolu usulü taş işçiliğinin eşsiz örneklerini sergileyen geleneksel Antep evleri, eski ustaların eseri. Anteplilerin gözü gibi baktığı güzelim evler, yüzyılların alıp götürdüklerine karşın hâlâ kentin göz bebeği olan kale, ticaretin asırlardır oluk oluk yaşandığı Kalealtı, baharat kokulu Arasta Çarşısı, sokak aralarına dağılmış kâgir hanlar, renkler ve sesler panayırı olan bu kentin karmaşık ruh hâlinin iz düşümleri gibi… Kenti ikiye bölen akarsuyun kıyısındaki Yüzüncü Yıl Parkı’nı çevreleyen kent ise Gaziantep’in modern yüzü. Bir zamanlar yörenin zenginliklerinden biri olan Yahudiler, Eyüboğlu’nda ve şimdilerde bir havra kalıntısının bulunduğu Düğmeci Mahallesi’nde yaşamış. Tepebaşı’nda 1892’de inşa edilen kilise, kentin çok kültürlü geçmişinin sembollerinden bir başkası. Geçmişinizi günümüze taşıyan kilise yapılarından biri de Atatürk Bulvarı üzerindeki Kendirli Katolik Kilisesi…

MİSTİK, ZARİF VE İŞTAHLI

Antik Çağ’da Dolike adıyla anılan Gaziantep, pek çok kaynağa göre dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri. Kommagene’den Bizans’a sayısız uygarlığa ev sahipliği yapan kent, 11. yüzyıldan itibaren Türk hâkimiyetine girmiş. Kurtuluş Savaşı yıllarında düşman işgaline karşı verdiği mücadele ile gazi unvanına layık görülmüş. Kentin en yüksek tepesi olan Kudret Kayası’nın üzerinde yükselen Antep Kalesi, Hititlerden bu yana görkemini koruyor. Kalenin, Roma tiyatrolarının girişine benzeyen tüneli, 360 derecelik kent panoraması sunan mazgal ve seyir terasları, Osmanlı döneminden kalma cami ve hamam kalıntıları görülmeye değer yerlerden. Yöre evlerinin en güzel örneklerini görmek için Şahinbey Mahallesi’ne uğramak gerekli. Daracık sokak aralarında sıralanan evlerin yüksek taş duvarları, mahalle sakinlerini yazın kavurucu sıcaklarından korumak amacıyla inşa edilmiş. Antep’te şehrin üstü kadar altı da tarih kokuyor. Eski evlerin pek çoğunda “mağara” denilen dehlizler bulunuyor. Araştırmacılar, Gaziantep’in altını dev bir karınca yuvasına benzetiyor.

HANLAR ARASINDA

Adım başı kebapçı, baklavacı ile yerel motiflerle süslenmiş dokuma ve kumaş satan dükkânların arasında uzanan sokaklar, bakırcı ve baharatçılarıyla ünlü tarihî Uzun Çarşı’ya açılıyor. Yakın çevrede Antep kebabının en güzel çeşitlerini sunan mekânlara rastlamak zor değil. Patlıcan püresi üzerine servis edilen Ali Nazik kebabı, şöbiyet, keme mantarı, küşleme ve daha neler neler… Uzun Çarşı’dan sonra sırada, sedef atölyeleri var. Zeugma ve çevresindeki ören yerlerinden çıkarılan mozaik ve arkeolojik eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesi, kentin en heyecan verici köşelerinden. Gaziantep, eski ve zarif camiler kenti aynı zamanda… En eskileri Ömeriye, ahşap çatılı minaresi ve gül ağacından oymalı minberiyle Boyacı, hamamı ve türbeleriyle Şeyh Fetullah, bir zamanlar Mevlevi dervişlerinin feyiz makamı olan Tekke, görkemli taş işçiliği ve çan kulesi üstüne eklenen minareleriyle Kurtuluş kentteki tarihî camilerden bazıları… Tarihi boyunca bir ticaret merkezi olan Gaziantep, bugün de şanına yakışır bir çarşılar ve hanlar kenti görünümünde. Kent sokaklarında dolaşırken mutlaka varlıklarını hissettirecek olan Kürkçü Han, Tuz Hanı, Mecidiye Hanı, Şıra Han’dan birkaçını gezip görmek gerek. Gaziantep gezisini çevre turlarıyla zenginleştirmek isteyenler için Dülük Harabeleri ve Yeraltı Mezarları, Belkıs-Zeugma ile Rumkale ideal adreslerden.

BAHARAT KOKULU SOKAKLAR

Sonbahar ayları, sokaklardan evlere çekilen hayatları renkli bir telaş içinde yakalar, Antep’te. Zira kadınlar, evlerin gündelik koşuşturmasının dışına çıkarak, akıl almaz bir üretim sürecine katılır. Günün erken saatlerinde, İnönü Mahallesi’ndeki evlerden yükselen fıstık çıtlatma sesleri, Demirligane ve Perilikaya Mahallelerinden sokağa yayılan keskin acı biber kokusu ve “yazlık” denilen teraslarda kurutulan dolmalık biber ve patlıcanlar, Savcı Mahallesi’ndeki dev kazanlara daldırıp çıkarılan cevizli sucuklar, hep onların ellerinden geçiyor. Kolay mı? Yemek yemenin bir yaşam biçimi olarak görüldüğü bir coğrafyadır burası. Kebap yemenin saati ise neredeyse yok. Sabaha karşı saat beşte beyranla başlayan yeme içme geleneği, katmer, yuvalama ve baklava eşliğinde gece yarısına kadar sürüyor. Yüz yıllık Tahmis Kahvesi’ne uğrayıp “cümbüş” denilen bir tür orkestra eşliğinde bol köpüklü Türk kahvesi içmek ise artık bir Antep klasiği. Gaziantepli Yazar Ahmet Ümit’e göre farklı kültürlerin katkısıyla çeşitlenen yöre mutfağı, cennet sofrasının nasıl olacağı konusunda fikir veriyor. Antep lezzetlerini denediğinizde ünlü yazara hak verebilirsiniz.

ÇARŞI ÇARŞI İÇİNDE

Gelişmiş sanayisi ve iki milyona ulaşan nüfusuyla Güneydoğu Anadolu’nun ihracat lideri olan Gaziantep, Anadolu turizminin başkenti olmayı hedefliyor. Bu amaçla inşa edilen 20 kadar otel, binlerce kişiye istihdam sağlıyor. Gazeteci Coşkun Aral’a göre Gaziantep, turizmini çeşitlendirerek yıllık bir milyon olan turist hedefinin üzerine de çıkabilir. Gerçekten de adım adım bir müze kente dönüşen şehirde insanı şaşırtacak çok şey var: 4 bin yıllık oyuncaklar görebileceğiniz Türkiye’nin ilk cam eserleri müzesi Medusa bunlardan sadece biri. Ayrıca planetaryum bilim merkezi, masal parkı, botanik bahçesi ve ekolojik kent projeleri, şehrin turizmin potansiyeli ortaya çıkaran etmenler arasında. Gaziantep Kalesi’ni merkez alan 5,5 kilometrelik Kültür Yolu ise şehre yeni bir değer kazandırıyor. Ali Nacar Camii, Naib Hamamı, Gümrük Hanı, Zincirli Bedesten, Tahmis Kahvesi, Almacı Pazarı ve Bakırcılar Çarşısı’nın da aralarında bulunduğu tam 19 han, 9 cami ve 4 hamamın sıralandığı yılankavi sokaklarda yürümek, tarihin katmanları arasında süzülmeye benziyor. Kültür Yolu üzerindeki 500 kadar ev ve konak ile binden fazla dükkânın restore edilmesiyle şehrin âdeta çehresi değişiyor. Alışveriş rotası olarak da kullanılan bu rota üzerinde yemenicilik, bakırcılık, sedef kakmacılığı ve kutnu kumaş dokumacılığı gibi yöreye özgü el zanaatları yaşatılıyor. Geçmişten günümüze ticaretin oluk oluk aktığı bir merkez konumundaki şehir, dev bir açık hava pazarını andırıyor. Tarihî hanlar peş peşe sıralanırken, çarşılar iç içe geçiyor. Sahi Kerem’in Aslı’ya yaktığı türküde bulunmaz Hint kumaşı olarak anılan ve el emeği göz nuru ile yaşatılmaya çalışılan kutnu kumaşın pırıl pırıl renklerle tel tel dokunmasına başka nerede tanık olabilir ki insan?

 

Yazar Hakkında

emre.ozcan@cubemedya.com'

TR Editör

Yorum Ekle