Dünyadan

Kadim Şehir “Kudüs”

Yazar: TR Dergisi

Yaklaşık 5 bin yıllık tarihiyle Kudüs, üç semavi dinin gözde şehri ve dünyada kıyamete kadar mukaddes kalacağı tartışmasız olan bölgedir.

Tüm insanlığa gönderilmiş kitaplar, suhuflar ve peygamberler… Tevrat nazil olurken İsrailoğulları ve Musa ile Harun’un istikametine doğru yürüdükleri, Zebur ve İncil’in bir kısmının nazil olduğu, yine kendisine suhuf gönderilmesi itibarıyla İbrahim’in hayatını geçirdiği ve ismini bilmediğimiz daha nice peygamberin de yaşadığı bölgenin adıdır Kudüs. Alemlere rahmet olarak gönderilen son peygamberin (s.a.v.) de Mekke’de yaşadığı bir dönemde, gecenin bir vaktinde yürütüldüğü yerdir Kudüs. Eğer kulak verip dinlersek, Kudüs bize anlatır; “Ümmet olarak yolunuz bitti, çıkmaza girdiyseniz Kudüs’ü hatırlayın. Kudüs’ün ruhuna dönün. Tefrikada iseniz vahdete gelin, Kudüs sizi birleştirir. Müslümanca duruşunuzu kaybetti iseniz, o onurlu duruşu Kudüs size hatırlatır. Diğer dinlere veya milletlere olan bakışınızın en güzel numunesidir Kudüs. Ümmet olarak birbirinize tahammül edemeyecek kadar manen körelmiş iseniz, Kudüs’e gelin ve El Halil kapısındaki ‘Lailahe İllallah İbrahim Halilullah’ yazan geçmişinizi görün. Ve onlardan ders alın. Öyle ki değil İslam’a sarılmış kardeşlerinin hakkına, hukukuna, farklılığına saygı duymayı Müslüman olmayanların da farklılıklarına, hak ve hukuklarına ne kadar toleranslı olunması gerektiğinin bilincini verir Kudüs. Belki de çağlar üstü bir numuneye, bir pratiğe sahip olduğumuz Hz. Ömer’in hatırası El Umariyye Ahitnamesini hatırlatır Kudüs.”

FARKLI AÇILARDAN KUDÜS

Dünyada eşine az rastlanır ve emsali olmayan bir yerdir Kudüs. Defalarca yıkılmış, defalarca el değiştirmiş olmasına rağmen yine aynı yerde bir daha ayağa kaldırılmış ve yaşamını sürdürmüştür. Beş bin yıllık tarihi ile sürekli göz kamaştırmış bir şehirdir. Tarihî, coğrafî ve dinî değeri, burayı farklı bir cazibe merkezi hâline getirmiştir.

KRİTİK, HASSAS VE STRATEJİK

Uluslararası hukuku ilgilendiren dünyanın en önemli merkezlerinden biridir Kudüs. Öyle ki üç semavi dinin gözde şehri ve dünyada kıyamete kadar mukaddes kalacağı tartışmasız bir bölgedir. Durum böyle olunca her din, bünyesinde barındırdığı akım ve mezheplerle orada var olmanın yarışına girmiştir. Şehre hâkim olmanın yolu, biraz da orada bulunmak ile ilgili bir durumdur. Mesela, Hristiyanlar hem mezhepsel olarak hem de ulusal manada orada olma ihtiyacını hissetmiştir. Bundan dolayı Katolik ama Alman, Katolik ama Fransız, Katolik ama Ermeni, Katolik ama Vatikan  ya da  Ortodoks ama Rus, Ortodoks ama Yunan, Ortodoks ama Ermeni gibi üst ve alt kimlik farklılıklarının tümünü muhafaza ederek bu topraklarda olmak isterler. Farklılıklarla bu topraklarda var olmak, Filistin’in bir gerçeğidir. Bunlara Kıpti, Habeş, Süryani ve Protestanlar da eklenebilir. Genelde Müslüman, Yahudi ve Hristiyanlar, Kudüs ve civarı topraklarda durumun hassas ve stratejik olmasından dolayı ellerinde bulunan gayrimenkulleri korumak ve yaşatmanın yolunu gayrimenkullerini vakfetmekte bulmuşlardır.

VAHİY COĞRAFYASI

Biz Müslümanlar için benzeri olmayan bir yerdir Kudüs. İslami fetihten sonra tüm İslami evreleri kesintisiz ve canlı şekilde görebileceğiniz yegâne yerdir. Tarihî yapılar silsilesinde zincirin hiçbir halkasında kopuk ve noksan yoktur. Öyle ki İslami dönemi, İslami fetihten öncesine Hz. Âdem’e kadar dayandırmak gibi inanç ve fikirsel altyapıyı da bulmak mümkündür. Bu noktada vahiy coğrafyası, birçok Kur’an kıssasının yaşandığı yer gibi artı durumlar da göz ardı edilmemelidir.

GÖZ KAMAŞTIRAN GÜZELLİK

Kudüs’te İslami fetihten bu yana İslam mimarisinin tüm evrelerini, incelik ve güzelliklerini görmekteyiz. Hem ibadethane hem kamu hem de sivil mimari eserler; kışla ve kaleler, vakıf binaları, medreseler, okullar, sebiller, çarşılar ve mahalleler, ayakta kalmakla yetinmeyip hâlâ göz kamaştıran güzellik ve sağlamlıkları ile bizlere bir şeyler anlatırlar. Sadece İslam mimarisi değil ilk dönemden günümüze kadar Hristiyan mimarisinin de en önemli, muhteşem ve nadide numunelerini bağrında barındırır. İslam dünyasının sanatsal ve anıtsal manada en estetik, en güzel yapıtı Kubbetu’s-Sahre buradadır. Keza Mescidi Aksa ve Kudüs’te Dört Halife devrinden başlayarak, Emevi, Abbasi, Selçuklu, Artuklu, Fatımi, Eyyubi, Memluklü ve Osmanlı döneminden eserlere neredeyse adım başı rastlamaktayız. Yine Roma öncesi, Roma, Doğu Roma–Bizans Hristiyan ve Haçlı eserleri görkemli bir şekilde varlıklarını sürdürmektedirler. Yaklaşık 5 bin yıllık tarihiyle, ne kadar yıkılsa da, ne kadar el değiştirse de kesintisiz bir yaşam sürekliliğini görmekteyiz Kudüs’te. Bu yönü itibarıyla çok zengin bir tarih, sanat ve arkeoloji birikimine sahiptir.

HEM İMTİHAN HEM DE İLAHİ İKRAM

İslam ümmeti bu mukaddes ve mübarek emaneti koruyup koruyamayacağı noktasında sınava tabidir. Kudüs’e sadece imtihan gözüyle değil, ilahi ikram boyutu ile de bakmak gerekir. Öyle ki Kudüs gibi değerli bir yeri elde tutmak için; siyasî, askerî, ilmî, ekonomik ve teknolojik olarak üstün olmak gerekir. Belki de İslam dünyasının kıyam şeklidir Kudüs. Mekke ile Medine bizim rükû ve secdemizdir. Kudüs ise bizim kıyam halimizdir. Mekke ve Medine’de manevi manada inşa olurken, tövbe istiğfarlarımızı artırıp ibadet ve itaate odaklanırken, Kudüs’te teyakkuz halinde durma ihtiyacını hissederiz. Kudüs’ün herhangi bir alanda elimizden çıkmaması için gayret gösteririz. Bu anlamda Kudüs, bizim namazlardaki teyakkuz hali ayakta duruşumuz, sorunlara karşı kaim bir hal ile kıyam hâlimizi oluşturur.

Yazar Hakkında

TR Dergisi

Yorum Ekle