Dosya

PARANIN BULUNDUĞU YER: SARDES

Yazar: Melih Uslu

Manisa’nın antik başyapıtı Sardes, tarihteki ilk paranın, ilk turistik otelin ve ilk zarlı zekâ oyunun kullanılmaya başlandığı yer olarak biliniyor.

İzmir Körfezi’nin kuzeydoğusundaki Spil Dağı’nın eteklerine kurulan Manisa’ya bağlı antik Lidya başkenti Sardes, tarihte ilk sikkenin basıldığı yer olarak biliniyor. Tarihin babası unvanına sahip İzmirli Herodot’un “altın şehir” olarak tanımladığı kent, Antik Çağ’ın güzellik merkezi olarak nam salmış. Sardes’te farklı renklerde dokumalar, minik şişelere doldurulan çeşit çeşit parfümler ve şifalı merhemler yaygın olarak üretilip kullanılmış. Salihli ilçesindeki Sart kasabası yakınlarında bulunan Sardes Antik Kenti, geçmişte bir güzellik ve bakım şehri olduğu kadar eğlence merkezi olarak da tanınmış. Lidyalılar dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerini eğlendirmek için günümüzde bile kullanımı sürdürülen birçok zekâ oyununu keşfetmişler. Tavla başta olmak üzere birçok geleneksel oyunun olmazsa olmazı zar da ilk kez Sardes’te kullanılmaya başlanmış.

KRALLARIN YOLUNDA
Sardes ören yerinin yakın çevresindeki Bintepeler’de Lidya krallarının “tümülüs” adı verilen mezarları mevcut. Anadolu’ya özgü bir tür piramit olarak kabul edilen bu anıt mezarların birinde geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin ABD’den geri aldığı Karun Hazinesi bulunmuştu. İhtişamlı Lidya Uygarlığı’nın Kralı Karun (Krezos) antik kaynaklarda dünyanın en zengin insanı diye tanımlanıyor. Antik dönemin en canlı ticaret güzergâhlarından biri olan Kral Yolu da İran ve Mezopotamya’dan başlayarak Sardes topraklarına giriyor. İşte geçmişte Lidya’nın bütün zenginliği, Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan bu ticaret yolunu kontrol etmesinden kaynaklanıyormuş. Bu nedenle ilk parayı onlar basmış, deniz yoluyla Sardes’e gelen ilk turistleri onlar ağırlamış. Paranın ortaya çıkışı ise şöyle olmuş: Bölgedeki yoğun ticaret nedeniyle alım satımda kullanılacak bir materyale ihtiyaç duyulmuş. Önceleri değişim amacıyla çeşitli metal çubuklar ve halkalar kullanırmış. Sonraları ağırlığı ve saflığı devlet damgasıyla güvence altına alınmış değerli madenden yapılmış sikkeler kullanılmaya başlanmış. Başkent Sardes, Antik Çağ’da kozmopolit bir şehir olarak biliniyor. Sardes, ticaret amacıyla veya sırf meraktan dolayı şehre gelenlerle doluymuş. Bu şehrin güzelliği insanları öylesine büyülemişti ki Sardes’in ileri gelenleri âdeta birer aziz mertebesine yükseltilmiş.
ANADOLU’NUN ENDÜLÜS’Ü
Sardes günümüzde pek çok uygarlığın izlerinin bir yumağı durumunda. Arkeologlar, şehrin kadim sırlarını çözmek için 1958 yılından bu yana aralıksız çalışıyor. Proje kapsamında Türkiye’nin en büyük restorasyon çalışmalarından biri yürütülüyor. Roma dönemine ait Gymnasion ile Anadolu’nun en eski sinagogu orijinal görünümüne kavuşturulmuş bile. Ören yerine gelen ziyaretçiler, Gymnasion’un eşsiz güzellikteki giriş kapısı ile karşılanıyor. Sinagog’un tabanını kaplayan dev mozaikler ise motif zenginliği ile dikkat çekiyor. Binlerce küçük taş parçası, doğru şekilde bir araya gelince anlamlı şekiller, asma yaprakları, geometrik diziler ve hayvan figürleri oluşturmuş. Gymnasion’un karşısındaki Bronzlu Ev’in kutsal nitelikteki çok sayıdaki bronz eserden dolayı yüksek rütbeli bir rahibe olduğu sanılıyor. Yakın çevrede bir Bizans manastırı, stadyum ve tiyatro bulunuyor. Akropol sarp bir tepe üzerinde. Sardes’te görülmeye değer bir diğer yapı ise Artemis Tapınağı. M.Ö. 300’lü yıllarda inşa edilen mabet, şehrin geçirdiği değişimlerin karakteristik bir örneğini oluşturuyor. Tapınaktan önce burada bir Artemis sunağı bulunuyormuş. Hristiyanlığın yükselmeye başladığı yıllarda buraya bir de kilise inşa edilmiş. İncil’in “vahiy” bölümünde, Hıristiyanlığın batıya yayılmasında önemli rol oynayan Batı Anadolu’daki yedi kiliseden biri olarak anılan Sardes, dinî açıdan da ayrı bir öneme sahip. Civardaki dinî mekânların çeşitliliğine bakınca bölgede farklı inançtan insanların asırlarca huzur içinde bir arada yaşadığı anlamak zor değil. Sardes bu özelliğinden dolayı Anadolu’nun Endülüs’ü olarak tanımlanıyor.

ŞEHZADELER ŞEHRİ
Sardes’e gelip Manisa’yı gezmemek eksiklik olur. Bir zamanlar padişahlar yetiştiren eğitim kurumları nedeniyle “şehzadeler şehri” diye anılan Manisa, ev sahipliği yaptığı Osmanlı mimarisinin zarif örnekleri nedeniyle görülmeye değer. Bunlardan en dikkat çekici olanı ise kuşkusuz Muradiye Camii. Sultaniye semtinde bulunan bu tarihî mabet, Sultan Üçüncü Murat döneminde inşa edilmiş. Mimar Sinan tarafından bir külliye olarak tasarlanan caminin yapımına 1583 tarihinde başlanıp iki yıl içinde tamamlanmış. Klasik Osmanlı mimarisi stilindeki çift minareli yapı, kesme taş kullanılarak inşa edilmiş. Göz alıcı çinilerle süslenen mabedin hemen yanında medrese ve imarethane bulunuyor. Günümüzde İzmir ile birlikte Ege’nin en büyük iki şehrinden biri olarak bilinen Manisa, tarih boyunca Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Saruhanoğulları ve Osmanlıların hâkimiyetinde kalmış Harzemşahlara mensup bir emirin torunu olarak tanınan Saruhan Bey, Manisa’yı başkent ilan etmiş. Şehrin topraklarını genişleten Saruhan Bey, donanma kurarak Yunanistan sahilleri ve Trakya içlerine doğru seferler yapmış. Çevresindeki beylik ve devletlerle ittifaklar kurmuş, donanma sayesinde elde ettiği ganimetlerle ekonomik durumu düzeltip cami, medrese, zaviye, tekke ve kütüphaneler yaptırarak Manisa’nın Türk – İslam şehri kimliği kazanmasını sağlamış. Şehrin doğal güzelliklerine gelince… Manisa’nın sırtını yasladığı efsanevi Spil Dağı’nın eteklerindeki yaylalar, endemik bitki ve hayvan türleri açısından zengin bir çeşitlilik sunuyor. Meşhur Manisa lalesi bunlardan sadece biri. Zirve yolu üzerinde bulunan Atalanı ise yılkı atlarıyla ünlü. Fotoğrafçıların ve at tutkunlarının gözlem için geldiği bu alanı sizi de bekliyor.

NASIL GİDİLİR?
Sardes’e gitmenin en pratik yolu İzmir’e uçmak. İstanbul, Ankara ve Antalya’dan düzenli uçak seferleriyle ulaşılabilen İzmir, Manisa’ya sadece 39 kilometre uzaklıkta bulunuyor. İzmir otogarından kalkan otobüslerle ya da havalimanından araç kiralayarak Manisa üzerinden Sardes’e ulaşabilirsiniz.

Yazar Hakkında

Melih Uslu

MELİH USLU
1976 Almanya doğumlu. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Sabah Gazetesi, Gezi Travel dergisi, Levenin Turkije, Skylife, Sun Times, Pegasus Magazine, Gulf News, Die Welt ve The Daily Telegraph’ın aralarında bulunduğu bir çok uluslararası yayında editörlük ve yazarlık yaptı. 35 ülkenin yanı sıra Türkiye’nin tamamını gezdi. World Travel Channel’da programlar yaptı. Nereye Gitmeli? isimli kitabında röportajlarını toplayan Uslu, seyahat ağırlıklı birçok kitaba katkıda bulundu. Psikolojik danışman eşiyle birlikte İstanbul’da yaşıyor ve İngilizce - Almanca biliyor.

Yorum Ekle