Röportaj

Şanslıyım, Çünkü Türkiye’deyim

Yazar: TR Dergisi

Endonezya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Herry Sudradjat: Kendimi, Osmanlı tarihi ile tanışma fırsatı bulan şanslı kişilerden biri olarak görüyorum.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Doğup büyüdüğünüz yerler, aldığınız eğitim üzerine bilgi verebilir misiniz?

Batı Java eyaletinin başkenti olan Bandung’da 25 Kasım 1962 tarihinde ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Bandung’da doğdum ve eğitim gördüm. Bandung Parahyangan Katolik Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Avustralya Monash Üniversitesinde hukuk ve American Üniversitesinde uluslararası işletme yüksek lisans programlarını tamamladım. Dışişleri Bakanlığında diplomat olmak için 1989 yılında Endonezya’nın başkenti Cakarta’ya geldim. Kursu tamamlayıp göreve başladım. Endonezya Washington Büyükelçiliğinde iletişim ve kültürel işler sorumlusu olarak yurt dışındaki ilk görevime atandım. İkinci olarak Endonezya Canberra Büyükelçiliğinde siyasi işler bölümüne atandım. Üçüncü olarak Endonezya Londra Büyükelçiliğinde iletişim ve kültürel işleri sorumlusu olarak atandım. Endonezya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu görevi diplomat kariyerimin dördüncü ataması oldu. Evli ve üç çocuk sahibiyim; iki erkek, bir kız çocuk babasıyım. İstanbul’a eşim ve küçük oğlumla geldim. En büyük oğlum başkent Cakarta’da bir Amerikan şirketinde çalışıyor. Kızım Hollanda Rotterdam Erasmus Üniversitesinde ekonomi eğitimi alıyor.

Türkiye ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Türkiye, çoğu Endonezyalı tarafından iyi bilinen bir ülke. Endonezya tarihinden öğrendikleri üzere ilişkilerimiz 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Portekizlilere karşı savaşan Açe Sultanlığı’na yaptığı silah ve asker yardımına dayanmakta. Yine de çoğu Endonezyalı Türkiye’nin bir Orta Doğu ülkesi olduğunu zannediyor ve coğrafi konumu konusunda tam olarak bilgi sahibi değil. Aynı zamanda birçok Endonezyalı Türkiye’nin Arap ülkelerinden biri olduğunu zannediyor. Türkiye’nin Avrupa ve Asya kıtalarında toprağı olduğunu bilmiyorlar. Son dönemde Endonezya halkı, Türk televizyon dizilerinin Endonezya’da popüler hâle gelmesiyle Türkiye hakkında daha çok bilgi sahibi oluyorlar. Başkonsolos olarak atanmadan önce Türkiye’yi ziyaret etme fırsatı bulamamıştım. Bu nedenle İstanbul’a ilk geldiğimde ilerlemiş altyapı ve özellikle yollar, tüneller, köprülerle gelişmiş ulaşım ağından etkilendim. Düşündüğümden çok daha ileri seviyede bir gelişmişlikle karşılaştım.

İstanbul’da olmak nasıl bir duygu? Burada neler yapıyorsunuz?

Canlı ve güzel şehir İstanbul’un bir parçası olmaktan mutluluk duyuyorum. İnsanlar arkadaş canlısı ve misafirperver. Aynı zamanda güzel manzara eşliğinde leziz yemekler sunan restoranlarını da seviyorum. İstanbul’da kendinizi açık hava müzesinde yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Gittiğim her yerde tarihî yerler ve binalar var. Endonezya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu olarak ülkelerimiz arasındaki ticareti, sosyal ve kültürel ilişkileri geliştirmek amacıyla atandım. Aynı zamanda Endonezya ve Türkiye vatandaşlarına konsolosluk hizmeti sunmak için buradayım.

Türkiye’de sizi en çok şaşırtan ya da mutlu eden birkaç konudan bahsedebilir misiniz?

Büyük Türk kültürünü ve İslam tarihini öğrenme fırsatını bulabildiğim güzel Türkiye’de bulunmaktan ve görev yapmaktan dolayı memnunum. Çoğu Endonezyalı Osmanlı Türk geçmişini bilse de tarihî değerlerini öğrenme imkânı bulamıyor. Kendimi Osmanlı tarihini ve eserlerini öğrenebilen şanslı kişilerden biri olarak görüyorum. Türkiye, eski dönemlerde yaşamış olan medeniyetler ve bunların kökenelerini öğrenme adına da önemli yerlerden biri. Roma dönemine ait birçok eseri de Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde görmek mümkün. İstanbul’da Ayasofya, İzmir’de Efes ve Denizli’de Hierapolis gibi eski dönemlere ait ve özenle korunmuş antik şehirleri görme fırsatı buldum.

Türkiye ile Endonezya arasında sosyal ya da kültürel benzerlikler var mı? Varsa neler?

Türkiye’de sosyal yaşam Endonezya ile benzer özellikler taşıyor. Türk halkı güçlü aile bağlarına sahip ve aileye büyük önem veriyor. Aile bireyleri birbirlerine çok yakın. Aileleriyle birlikte vakit geçiren ve piknik yapan insanları sık sık görüyorum. Aynı zamanda Türk insanı arkadaş canlısı ve misafirperver. Her buluşmada çay veya kahve ikramında bulunuyorlar. Endonezya halkı gibi Türkler de yaşlı insanlara büyük saygı gösteriyor. Aynı zamada dinî hayat da ılımlı.

Türkiye-Endonezya ilişkilerine yönelik projeleriniz var mı?

İki ülke arasında ilişkileri güçlendirme adına yapılabilecek birçok potansiyel var. Örneğin, ticari olarak birbirini tamamlayıcı endeks yüksek olmasına karşın ticaret hacmi bu potansiyeli yansıtmıyor. Türkiye ve Endonezya arasındaki ticaret hacmi bir milyar ABD doları seviyelerinde. Bunun için Endonezya ürünlerinin Türk piyasasında daha fazla tanıtılması amacıyla hükümetim tarafından görevlendirildim. Diğer taraftan Endonezya piyasası, 260 milyonluk nüfusuyla Türk ürünleri ve iş dünyası için büyük olanaklar sunuyor.

Türk yatırımlarını Endonezya’ya çekme noktasında, aynı zamanda Türk firmalarını Endonezya gelişim programına katılmaları konusunda cesaretlendirmek için burdayım. Endonezya Hükümetinin altyapı yatırımlarına hız verdiği bir döneme denk geldiği için tam zamanında Türkiye’ye atandığımı düşünüyorum. Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo bu amaçla 2015-2019 yılları arasında yaklaşık 400 milyar ABD doları civarında büyük bir altyapı yatırımı hamlesi hedefliyor. Endonezya Cumhuriyeti Başkonsolosu olarak Türk firmalarının bu alanda büyük rol oynadıklarını görmek istiyorum.

Kültürlerin karşılıklı olarak tanınmasının da ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde büyük öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Başkonsolosluk olarak burada yaşayan Endonezyalılar ve Endonezyalı öğrencilerle birlikte etkinlikler ve sosyal medya vasıtasıyla Endonezya kültürünün tanıtımı için çalışıyoruz. Türk Hükümeti tarafından sağlanan burslar sayesinde İstanbul’da 362 Endonezyalı öğrenci eğitim görüyor. Bu öğrenciler çok aktifler ve bizim kültürel tanıtım çabalarımıza büyük katkıda bulundukları için de onlara müteşekkirim.

Yazar Hakkında

TR Dergisi

Yorum Ekle