Fotoğraf

Türk Fotoğrafının Büyük Ustası Ersin Alok

Yazar: TR Dergisi

Resim ve dağcılık ilgisini, genç yaşlarından itibaren en büyük tutkusu olan fotoğrafa dönüştüren Ersin Alok, ülkemizin en önemli fotoğraf değerlerinden biri olarak yaptığı çalışmalarla adından daima söz ettirmiştir.

Konsept ve tasarımı Bülent Erkmen’e ait olan ve editörlüğünü üstlendiğim kitapta, Ersin Alok ile yapılmış uzun bir röportaj ve çocukluğundan bugüne yaşam fotoğraflarının bulunduğu nostaljik bir albüm bölümü de yer alıyor. Ülkemiz fotoğrafının büyük ustası Ersin Alok ve sanatını, dünyaya bakışını ve fotografik yaklaşımını anlamak için âdeta bir rehber niteliğinde bu kitap. 40 yılı aşkın bir yayıncılık geleneğinin parçası olan ve Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı tarafından yayınlanan bu dizi, her yıl ülkemizin önemli fotoğraf değerlerinden biri için yapılıyor. Geçtiğimiz yıllarda Şakir Eczacıbaşı, Ara Güler, Ozan Sağdıç, Sami Güner, Sabit Kalfagil ve İzzet Keribar adına yapılan retrospektifte, 2016 yılında da unutulmaz kareleriyle Ersin Alok yer aldı. Fotoğraf sanatında titizliği ve seçtiği konulara getirdiği sıra dışı estetikle tanınan Ersin Alok, bazen denizlerin derinliklerinde bazen dağların zirvesinde bazen de çöllerin ortasında, elinde fotoğraf makinesiyle selamlamaktadır evreni.

Endüstri fotoğrafları da yeniden yaşam bulur onun çerçevesinden. Detaylar nefes almaya başlar, renkler dile gelir, biçimler dans etmeye başlar. Dünyayı ve insanları dikkatle gözlemleyen, doğaya büyük saygı duyan bir insanın zihinden geçerek son hâlini alır bu fotoğraflar. Ersin Alok, asla kaybetmediği heyecanını, doğayı kendine usta bilerek bugünlere kadar getirmiş; anıları eşliğinde tüm tecrübesini büyük bir alçakgönüllülükle çevresindekilere aktarmayı bilmiştir. Tarih bilgisi, fotoğraf görgüsü, psikoloji bilimiyle sarmallanmış yaşam enerjisi ve girdiği her ortamın kendi sosyolojisine gösterdiği saygı onun yaşamının ve davranışlarının bir parçası olmuştur.

Alok’un yaptığı, bizi yalnızca doğa ile yüz yüze getirmek değil, aynı zamanda günlük yaşamın koşuşturması içinde atladığımız tüm çarpıcı detayları sanatın kurallarıyla görünür kılmasıdır. Ersin Alok, önce dağların resmini yapmış, çizgiler ve fırça darbeleriyle onu bir zemine hapsetmenin ne kadar imkânsız olduğunu anlamış ve bu yüzden de hayatı boyunca doğayı dikkatle gözlemlemeyi sürdürmüştür.

Fotoğrafını çektiği yüksekliğin vermiş olduğu duygu, özenle beklediği ışık ve özellikle seçtiği açı onu diğer dağ fotoğrafçılarından farklı kılar. Bir dağın eteklerinden dağların fotoğraflarını çeken kişiyi de dağ fotoğrafçısı olarak adlandırabiliriz. Ama Alok’un en büyük özelliği, dağlara olan sevgisi ve estetik duyarlığından dolayı onu bir sanat yapıtına dönüştürebilme yeteneğidir. Alok için araştırma ve ön hazırlığa ayırdığı zaman ve uygulamadaki mimari disiplin onun fotoğraflarının gizini de açıklamaktadır. Doğadaki oluşumların tarihinden sanat tarihine kadar, Alok’un sahip olduğu bilgisel donanım, onun ürettiği fotoğraflardaki çok katmanlılığı da sağlamaktadır.

Fotoğrafın bu katmanlar olmadan okunması ve tarih içindeki serüvenini sürdürmesi neredeyse olanaksızdır. Neye baksa, ya renklerin yarattığı armoni ya da yakına girildiğinde var olan yeni dünyaları biz-lerle paylaşmak için derin bir heyecan duymuştur. Ersin Alok’un psikoloji ve prehistorya gibi insanları ve dünyayı anlamaya yönelik olarak eğitimini aldığı dallar, onu olaylar ve durumlar karşısında bambaşka bir tavır almaya yönlendirdi. Bu noktadan sonra, geçmişten geleceğe insanın varlık olarak değerlendirmesini daha sağlıklı bir biçimde yaptı.

MM Ersin Alok, bazen denizlerin derinliklerinde bazen dağların zirvesinde bazen de çöllerin ortasında, elinde fotoğraf makinesiyle selamlamaktadır evreni.

Kaya resimlerindeki kodların aslında günümüzdeki kapıları açtığını da gördü. Atalarının çizdiği kaya üstü resimlerden yola çıkıp günümüze gelene kadar insanın serüvenini izleyen Alok, Türkiye’nin birçok farklı bölgesine gidip oradaki yaşamları sosyal ve antropolojik bakış açısıyla fotoğraflara dönüştürmüştür. Yalnız Anadolu’nun insanları değil, Ersin Alok’un hayatını etkileyen sanatçılar, neredeyse fotoğrafa başladığı tarihten günümüze kadar portrelerinin de konusu olmuştur ve Türkiye’nin önemli sanatçılarının fotoğraflarını çekmiştir. 1967 yılında 5. Paris Bienali’nde aldığı büyük ödül, onun kariyerinde bir dönüm noktası olmuştur. Türkiyeli bir fotoğrafçının siyah beyaz olarak çektiği, içinde asılı hayvan derilerinin bulunduğu bu çarpıcı fotoğrafı bütün dünya biliyordu artık.

Bazen kaya üstü resimlerinde, bir dağın tepesinden kuşbakışı evrene bakışta, bazen de bir fabrika binasının renkli grafik detaylarında yolculuğa çıkmış görürsünüz Ersin Alok’u. Asla kesintiye uğramayan bir yaşam enerjisiyle sanat için gereken konsantrasyon, başarılı bir biçimde aynı bedende uyum içinde yaşayarak onu bugünlere kadar getirmiştir. Aslında tanıyanların çok iyi bildiği gibi Ersin Alok’u ve onun yaşam coşkusunu sözcüklerle anlatmak imkânsızdır. Hiçbir betimlemeye sığdıramayacağımız bir kişilik olan Ersin Alok’u biz her ne kadar fotoğrafçı olarak tanısak da fotoğrafçılık onun sadece bir parçasıdır. Doğa aşığı, çevreci, dağcı, sanatçı ama her şeyden önce insan türünün kıymetli varlıklarındandır biridir Ersin Alok.

Dostlarını her kucaklayışında evreni ve insanlığı kucaklıyor gibidir Alok. Onu tanıyan herkesin ortak kanısı, yaşama sevinci ile dolu bu coşkulu insanın, aynı zamanda yol gösterici fotoğrafçı bir ağabey olması ve sanatın iyileştirici etkisinin de yardımıyla karşı karşıya geldiği herkese bir biçimde moral vermesidir.

Yazar Hakkında

TR Dergisi

Yorum Ekle