Dosya

Türk Gibi Yaşadı, Türk Gibi Resmetti: Jean-Étienne Liotard

emre.ozcan@cubemedya.com'
Yazar: TR Editör

Dayanıklı gemiler devri ve ardından gelen coğrafi keşiflerle ticari ilişkilerin değişerek gelişmesi, Batı dünyasında özellikle Orta Çağ sonrası dönemde başlayan Doğu merakını daha da egzotik hâle getirdi.

Yazı: ÖMER MERT

Türk imgesi ve kültürü bu dönemde Batılı seyyah, tüccar, diplomat, din adamları, bilim adamları ve en mühimi de sanatçıların gündemindeki sıcaklığını hep muhafaza etti. Bu ve benzeri sınıflara mensup Batılılar, geniş Osmanlı coğrafyasının çeşitli yörelerini gezmiş, araştırmış; Türk kültürünü ve sanatını öğrenmeye çalışmışlardı. Bunlardan bazıları Türk gelenekleri ile bir Türk gibi yaşamayı tercih ederken; bazıları da İslamı seçip, Osmanlı topraklarına yerleşirek artık tamamen Müslüman bir Türk gibi yaşamaya başlamışlardı.

TÜRK HAYRANLIĞI

Zaman içinde özellikle Avrupa’dan Doğu’ya gönderilen elçilerin maiyetinde ve heyetlerin yanında ressam bulundurmak bir gelenek hâline gelmişti. İngiliz ressamların yetersizliğini ise Hollandalı ve İtalyalı ressamlar doldurmuş, Doğu’da vazifelendirilen elçilerin maiyetinde bu milletlerden pek çok ressam yer almıştı. Bu ressamlardan bazıları, Doğu kültüründen aşırı derecede etkilenmiş ve Doğu’nun büyüsünü uzun süre tuvallerinden atamamıştır. Bunlardan biri de Batı’da “Peintre Turc” (Türk Ressamı) adı verilen kahramanımız, Jean-Étienne Liotard adını taşımaktadır.

SERÜVEN BAŞLIYOR

Jean-Étienne Liotard’ın 87 yıllık ömrü, 1702 yılında Cenevre’de başladı. Resme meraklı olan Liotard, özellikle minyatüre olan ilgisi sebebiyle Paris’e gitti. Paris’te minyatür sanatının ve Rokoko üslubunun inceliklerini öğrendikten sonra, önce Roma’ya ardından da Napoli’ye geçti. Napoli’deyken İngiliz Elçisi Sir William Pansonby’nin daveti üzerine 1737 yılında buradan ayrılarak Doğu Akdeniz’e doğru yapılacak gemi yolculuğuna katıldı. Genç ressamın bu yolculuğu sırasındaki ilk durağı Yunan adaları oldu. Liotard ardından İzmir’e uğrayacak, son olarak da İstanbul’a varacaktı.

NAPOLİ’DEN İSTANBUL’A

Liotard, İngiliz Elçisi Sir William’un himayesinde çıktığı bu yolculuk sırasında yerli ve yabancı şahsiyetlerin resimlerini çiziyordu. İzmir’de bulunduğu süre zarfında da diplomatik görevi gereği burada bulanan yabancı ailelerin kızlarını Türk kadın kıyafetleri içinde resmetmişti. Mesela, İzmir konsolosunun kızı Margaret Fremeaux’a ait resim bunlardan biridir.

İzmir’den sonra İstanbul’a gelen Liotard, İstanbul’a yerleşti ve 1742 yılına kadar dört yıl burada kaldı. Osmanlı dönemindeki İstanbul’da yabancılar genellikle Pera ve Galata civarında kalıyordu. Liotard da büyük bir ihtimalle bu bölgede yaşadı. İstanbul’da kaldığı süre zarfında Elçi Sir William ve elçinin eşi Lady Pansonby dâhil pek çok yabancı Avrupalı’yı, diplomatı, zengin taciri, müzisyeni ve Osmanlı tebaası Rumları Türk kıyafetleri içinde resmetti. Liotard, ayrıca resimlerinde bolca Türk dekoru da kullanıyordu. Öyle ki müşterilerini resimlerde bazen bir sedire, bazen bir döşeğe oturtuyor; bazen ellerine çubuk iliştiriyor, bazen de arkalarındaki pencereye minareleri ve kubbeleriyle bir İslam şehri konduruyordu.

Liotard, İstanbul’da Türklerin de bulunduğu geniş bir çevre edindi. Türkçe öğrenmeye çalıştı. Hatta sakal bırakıp devrin Türk kıyafetlerini giyerek İstanbul’da bir Türk gibi dolaştı, yaşadı. Avrupa’ya döndükten sonra da giderken yanında götürdüğü kürk yakalı kaftan ve sarık gibi Türk giysilerini modellerine giydirerek Türk kıyafetleri içinde yeni portreler resmetti. Uzun yıllar İstanbul’da alışkanlık kazandığı Türk kıyafetlerini giymeyi sürdürdü.

TUVALE YANSIYANLAR

Liotard’ın resmettiği ve 1740-42 yılları arasına tarihlenen vezir kallavisi ve kürklü beyaz kaftan içinde bir vezir portresi en meşhur çalışmalarından biridir. Resimdeki kişinin kimliği ise çelişkilidir. Ord. Prof. Süheyl Ünver, Liotard’ın, İstanbul’dayken Koca Ragıp Paşa ile reisülküttaplık vazifesini sürdürdüğü sırada tanıştığını, Avrupa’ya döndükten sonra onun sadrazam olduğu haberini alınca paşayı sadrazam kıyafetleri içinde resmetme ihtimalini göze alarak resimdeki kişinin Koca Ragıp Paşa olduğunu söylemiştir. Diğer taraftan bu kişinin Liotard’ın İstanbul’da bulunduğu sırada sadrazam vazifesindeki Nişancı Hacı Şehla Ahmet Paşa olma ihtimali de bulunmaktadır. Ayrıca resimdeki portreyi ressama benzetenler de mevcuttur.

Ressamın portresini resmettiği Osmanlı ileri gelenleri arasında dostlarından Defterdar Sadık Ağa ve kardeşi Mehmed Ağa da yer alır. Jean Étienne Liotard’a poz veren simalar arasında Türklerin de olduğunu bilmek, 18. asır da resme olan bu alakanın aynı zamanda Osmanlı dünyasının Avrupa’ya olan mesafesini de göstermesi bakımından önemli bir göstergedir.

TÜRKLÜĞÜ AVRUPA’YA TAŞIDI

Liotard, 1742 yılında İstanbul’dan ayrılmış ve bu tarihten sonra da Avrupa’da çeşitli ülkelerde Türk kıyafetleriyle dolaşmıştı. O yıllarda bulunduğu Viyana’da, İmparatoriçe tarafından saraya kabul edilmiş ve burada saray ailesinin portrelerini yapmakla görevlendirilmişti. Ardından gittiği İtalya, İngiltere, Hollanda ve Fransa’da da bir  Türk gibi dolaşmış ve Türk modasını yaymıştı. Liotard’ın Türk modası Roma’daki, “Ecole Française” öğrencileri tarafından beğenilmiş ve öğrenciler bir gün tıpkı Liotard gibi, bir diğer ifade ile bir Türk gibi giyinmişlerdi. Dahası Roma Fransız Akademisi öğrencileri Roma şenliklerinde, Osmanlı sultanlarının her yıl Mekke’ye gönderdikleri Surre Alayı kervanını temsil eden bir gösteri de düzenlemişlerdi.

RESSAMIN SON DÖNEMİ

İstanbul’dan ayrıldığında 40 yaşında olan Liotard, bu tarihten sonra bir o kadar daha yaşadı. Bu süre değişimlere ve yeniliklere ayak uydurabilmesi için gayet yeterli bir süreydi. Avrupa’da Doğu hülyalarının ve Türk modasının yerini başka zevk ve anlayışlara bırakmasıyla sakalını kesen ve Türk kıyafetlerini çıkaran Liotard, artık resimlerinde de Türk imgesini kullanmayı bıraktı. Artık devrin soylu sınıfının giyim tarzını yansıtan resimler yapmaya başladı. Jean Étienne Liotard, 1789 yılında Cenevre’de öldüğünde Rokoko üslubunda resimler yapan ressam olarak dikkat çekmişti. Ancak Liotard’ın sanat tarihi içindeki asıl yeri, Avrupa’da Türk modasını yayan ve olağanüstü gerçeklikte portreler yapan bir ressam olmasıdır.

HAMAMDA TÜRK KADINI

Liotard’ın Avrupa’ya döndükten sonra tamamladığı, bir Frenk kadını ile halayını Türk hamamında resmettiği tablosu, onun ne denli iyi bir gözlemci olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Kadının başındaki yemenisi, üzerinde şalvarı ve cepkeni, ellerinde kınası… Özellikle de kumaşlar üzerindeki desenlerin ayrıntıları ressama ve resmine hayran bırakmaya yeter derecededir.

TUVALDE BİR GEZGİN

Orta Doğu ve Anadolu’yu dolaşarak arkeolojik incelemeler yapan İngiliz gezgini Richard Pococke, Liotard’ın İstanbul’dayken portresini resmettiği yabancılardan biridir. Liotard, gezgini açık bir havada, tarihî bir lahde dayanmış şekilde resmetmiştir. Ayrıca müşterisine kaftan, sarık ve entariden oluşan Türk kıyafetleri giydirmiş, eline de cildi süslü ufak kitap, muhtemelen Kur’an-ı Kerim iliştirmiştir. Arka fonda ise İstanbul, Kılıç Ali Paşa Camii’nin bir bölümü ile uzaklarda Sarayburnu eklemiştir.

 

 

 

 

 

 

Yazar Hakkında

emre.ozcan@cubemedya.com'

TR Editör

Yorum Ekle