Sanat

YEDİ MECLİS’TEN TİYATRO SAHNESİNE “BARŞīŞA”

Hz. Mevlâna’nın yedi vaazının toplandığı Yedi Meclis (Mecalis-i Seb’a) adını taşıyan eserindeki bir meselden Boğaç Babür Turna ve Gülebru Turna’nın tiyatroya uyarladığı Bersisa, kadim metinlerden nasıl güzel tiyatro eserleri çıkabileceğinin başarılı bir örneği…

İnsanoğlunun şeytanla mücadelesi bütün ilahi dinlerin kutsal metinlerinde ve kadim edebiyatında kendine yer bulan bir bahistir. Âdem aleyhisselama secde etmediği için cennetten kovulan şeytan, Yaratan’ın kendisine verdiği mühlet boyunca kan davalısı olarak gördüğü insanoğlunu tuzağa düşürmek ve ondan intikamını almak için her yolu dener.

Hz. Mevlâna’nın yedi vaazının toplandığı Yedi Meclis (Mecalis-i Seb’a) adını taşıyan eserinde de bu konuya dair güçlü bir hikâye anlatılır. Rahip Bersisa’nın meseli hak dostu bir hekimin şeytan tarafından nasıl aldatıldığını konu alır. İstanbul Devlet Tiyatrolarında sahnelenen Bersisa, Hz. Mevlâna’nın aktardığı bu çok bilinen meselinin başarılı
bir uyarlaması. Boğaç Babür Turna ve Gülebru Turna’nın yazdığı, Gülebru Turna’nın yönettiği oyun, sahnelenmesi,
oyunculukları, müzikleri ve kostümleriyle alkışı hak ediyor. Eray Cezayirlioğlu, Bersisa rolünde ana karakterin
şeytanın hileleriyle yaşadığı dönüşümü ölçülü bir oyunculukla verirken iblis rolünde Onuryay Evrentan Atasalihi,
şeytan rolünde Can Sözeri göz dolduran performanslarıyla dikkat çekiyor.

Tiyatromuzda bu türden uyarlamaların yeterli ölçüde yapılamadığı düşünülürse Bersisa bu anlamda önemli bir
örnek teşkil ediyor. Özellikle ödenekli tiyatroların imkânları düşünüldüğünde klasik metinlerin güncel yorumlarının
çok rahatlıkla sahneye taşınabilmesi gerekiyor. Bugüne kadar yeterli ölçüde yapılamamış olsa da tiyatromuzda ihtiyaç duyulan yerli ve kimlikli bir dil arayışına karşılık gelebilecek bu türden çabaların benzer eserlerin çoğalması
noktasında da itici güç olması en büyük umudumuz.
GÜNDEN DÜNE MESELLE YOLCULUK
Konu itibarıyla felsefi bir derinlik içerdiğinden dolayı olsa gerek +15 uyarısıyla sahnelenen oyun, bugünden geçmişe uzanan bir kurgu içersinde seyirciyi meselin içine çekiyor. Mevlevilikle ilgili sırları bulmaya talip bir akademisyen olan Mâtuf Hoca, aradığı Hattat Hilmi Efendi’ye ait el yazmasının Mevlâna Müzesinde olduğunu düşünmektedir. Yazmayı bulmak için müzenin deposuna indiğinde kendisini zamanın ve mekânın dışında ama hakikatin içinde, bir meselin ortasında bulur. Ne aradığı eser ne de eseri bulmasına yardımcı olacak görevli yoktur görünürde ama iki derviş karşılar Mâtuf Hoca’yı depoda. Depo görevlisini arayan Mâtuf Hoca, bir anda Hekim Bersisa’ya dönüşür ve hikâyenin kahramanı oluverir. Oyun boyunca Mevlâna’dan beyitlerle seyirciye eşlik eden ve oyunu yukarıdan izleyen kıssahanlar ise Bersisa’nın yolculuğuna dair satır başlarını anlatırlar yer yer hikmetli sözlerle. Bu iki karakter bir
bakıma Mesnevi’deki hikâye etme biçimini sahneye taşır. Hz. Mevlâna’nın naklettiği bu mesel artık yalnızca bir mesel değil insanın var olduğundan beri yaşadığı kavganın da bir özetidir âdeta. Hekim Bersisa, hem tıp ilminde ehil
hem de zahit bir mümindir. Yaptığı ilaçlara, duaları eşlik eder ve böylelikle iyileştirir hastalarını. Namı öylesine yayılmıştır ki yaşadığı yerde tedavi edemediği hastalık olmadığı söylenir. O ise hikmetin Yaratıcı’ya ait olduğunu tekrarlayıp “Duasız ilaç deva olmaz, biz sadece takdirin vasıtasıyız.” diye karşılık verir kendisini övmek isteyenlere. Beri tarafta ise şeytan, gücünü kanıtlamak için en sağlam iman sahibi olarak bilinen birini yolundan döndürmek üzere bir kurban aramaktadır. Bersisa’yı bir türlü kandıramamış olması onun hedef seçilmesine yol açar.
Oğullarına seslenen şeytan, Bersisa’yı kandıracak olana “en gerçek oğlum olursun” diyerek vaatte bulunur. İçlerinden biri bu işe talip olur.
YUSUF KUYUYA BİR KERE Mİ ATILIR ?
Tam bu noktada oyunun zirve noktalarından biri olan şeytanın tiradı ile seyirci olacaklara hazırlanır. “İnsanoğlu bizim kan davalımızdır.” diyen şeytan şöyle devam eder sözlerine: “Kovulduğumuz günden diriliş gününe kadar hiç kimse güvende olmayacaktır. Biz âdemoğullarının damarlarında gezer, etlerine karışırız. Ama onlar bunu bilemez ve göremezler Bana mühlet veren Allah’a yemin ederim ki herkesi azdırabiliriz… Cahili ve âlimi, günah işleyeni, ibadet edeni, genci yaşlısı, hiç kimse hiç kimse elimizden kurtulamaz; ihlas sahibi olmadıkça… Paraya tapanlar, mal ve mülk âşıkları, makam ve mevkiye meftun olanlar, kibirliler, methedilmekten, övülmekten zevk alanlar, dedikoducular, cimriler, sebeplere sövenler, yalanı sevenler, kadere kuşkuyla bakanlar hepsi bizim yoldaşımızdır. Yusuf kuyuya bir kere mi atılır? Her insanın içinde bir Firavun, bir Nemrut yaşar… Salih’in yeşil devesi her devirde yeniden doğar yeniden kesilir… Her insanın içinde bir Yusuf, her Yusuf’un onu kurda atmaya hazır, onu kuyuya atmaya hevesli kardeşleri etrafında döner durur. Her an bir fırsattır kendini emniyete almayanı yoldan çıkarmak için… Doğruyu eğri, eğriyi doğru göstermek, en uslu olanı azdırıp, vesvese verip, fitne sokup bölmek, korku salıp sindirmek, muhterise sus payı, korkağa göz bağı, zalimin nefretini körükler karanlığını arttırır. İnsanoğlu dünya ihtirası için yarışırken biz onun yüreğine çörekleniriz de haberi bile olmaz. Çünkü bize izin verildi.”

Lanetlenmiş şeytan, Bersisa’yı yoldan çıkarmak için imparatorun kızı Theodora’yı seçer. Karabasanlar, kâbuslarla
genç kızı hasta eden şeytan daha sonra zahit elbisesine bürünüp saraya girer ve çaresiz derde düşen güzel kızın iyileşmesi için tek çarenin Hekim Bersisa olduğunu söyler. Bersisa, iyileştirmesi için kendisine emanet edilen Theodora’yı ilk gelişinde iyileştirip geri gönderir. Ancak şeytan planın ikinci aşamasını devreye sokup kızı yeniden hasta eder. Çaresiz imparatora bu kez kızının tamamen iyileşene kadar Bersisa’nın yanında kalması gerektiğini salık verir zahit görünümlü şeytan. Yeniden Bersisa’nın yanına giden genç kız ve hekim arasında kaçınılmaz olarak bir birliktelik yaşanır. Genç kız hamile kalır. Şeytanın planı eksiksiz işlemektedir; bu kez Bersisa’ya kızı öldürmesini fısıldar. Genç kızı öldürüp, bahçeye gömen hekime suçunu nasıl örtbas edeceğini de tarif eder kovulmuş şeytan. Ancak gerçekler ortaya çıkar ve Bersisa için darağacı kurulur. Kurbanının son anında yanında beliren şeytan,
kendisine secde etmesi karşılığında korku içindeki hekimi kurtaracağını söyler. Zahid Bersisa, sonunda şeytana
boyun eğse de şeytan “Ben senden tamamıyla uzağım.” diyerek kurbanınıgünahı ve azabıyla baş başa bırakır.

MEVLÂNA’NIN YEDİ MECLİSİ ’NDEN BİR MESEL
Oyuna ilham veren mesel, Mevlâna’nın Yedi Meclis (Mecalis-i Seb’a) adını taşıyan eserinde yer alıyor. Mevlâna’nın
çeşitli zamanlarda kürsüden ve toplantılarda verdiği yedi vaazın yazılmasından oluşan eser, muhtemelen Mevlâna’nın Şems’le karşılaşmalarından (29 Kasım 1244) önce verdiği vaazların, oğlu Sultan Veled veya başkaları tarafından dikte edilmesiyle bir araya getirilmiş. Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler’in Mecalis-i Seb’a hakkında kaleme aldığı makalede verilen bilgilere göre Mesnevi ve Dîvân-ı Kebîr’den daha az yazması bulunan bu eserin en önemli ve en eski nüshası Mevlâna Müzesi Kütüphanesinde 79 nolu mecmua içerisinde yer alıyor. Eser ilk olarak Mevlâna’nın Yedi Öğüdü adıyla Türkçeye tercüme edilmiş ve Farsça metniyle birlikte 1937 yılında yayınlanmış. Farsça metnini Prof. Dr. F. Nâfiz Uzluk’un; tercümesini ise M. Hulûsi Karadeniz’in yapıp Ahmed Remzi’nin (Akyürek) gözden geçirdiği bu neşir bazı dizgi ve tercüme yanlışlıklarından dolayı eleştiri almış. Mevlâna ve Mevlevilik araştırmaları konusunda önde gelen isimlerden Abdülbaki Gölpınarlı da Mecalis-i Seb’a’yı tercüme etmiş; açıklama ve indekslerle birlikte 1965 yılında Konya’da yayınlanmıştır. Bu tercüme 1994 yılında tekrar basılmış. Bu eseri oluşturan vaazların, genellikle cuma namazında istek üzerine verilen hutbelerden oluştuğunu tahmin ediliyor.

OYUNUN KÜNYESİ
Yazar: Boğaç Babür Turna, Gülebru Turna
Yönetmen: Gülebru Turna
Dramaturg: Volkan Taha Şeker
Dekor Tasarımı: Aytuğ Dereli
Giysi Tasarımı: Derya İnci
Işık Tasarımı: Serhat Akın
Müzik: İhsan Gürsoy
Koreografi: Yeşim Alıç
Yönetmen Yardımcısı: Onuryay Evrentan Atasalihi
Yönetmen Asistanı: Zekayi Metin
Oyuncular: Gökalp Kulan, Eray Cezayirlioğlu, Can Sözeri, Hakan Güngör, Ozan Uz, Onuryay Evrentan Atasalihi, M.
Zeynep Aytekin, Metehan Kuru, Zekayi Metin, Büşra İlay Tiryaki, Cenk Dinçsoy, Hayrettin Mutlu, İbrahim Cem Tek, Bulut Mesci, Burcu Başaran Yanger, Merve İleri, Burçin Özkaya, Tuğba Begde

Yazar Hakkında

Gülcan Tezcan

Yorum Ekle