Gezi

ANADOLU’DAKİ İLK BÜYÜK TÜRK ŞEHRİ: AHLAT

emre.ozcan@cubemedya.com'
Yazar: TR Editör

Selçukluların “İslam’ın Kubbesi” dediği Ahlat, taştan yapılmış kilimleri andıran dev anıt taşlarıyla Anadolu’nun Orhun Abidelerine ev sahipliği yapıyor.

Yazı: AHMET APAYDIN               Fotoğraflar: MELİH USLU

Bitlis’ten Van’a doğru giderken, Bitlis’in Van Gölü kıyısında, Nemrut ve Süphan dağları arasında naif ilçelerinden Ahlat, Türklerin Anadolu’ya giriş kapısıdır. Bu tarihî belde doğal güzellikleri ve bereketli ovası nedeniyle Urartulardan Osmanlılara dek pek çok devlet ve hanedana kucak açmıştır. Bu topraklar geçmişte sinesinde barındırdığı her medeniyetten izler taşır. Öyle ki burası Selçukluların “İslam’ın Kubbesi”, Osmanlıların “Ata Şehri”, Evliya Çelebi’nin ise “Oğuz Taifesi Şehri” dediği memlekettir. Meyve bahçeleriyle bezeli ufak bir yamaç üzerine kurulu Ahlat’ta bir taraftan Van Gölü’nün maviliğini seyrederken diğer taraftan da Türkiye’nin üçüncü büyük dağı Süphan’ın karlı zirvelerini izleyebilirsiniz.

PITRAK
Selçuklu motifi
Kem bakışları savuşturan ve bolluğu sembolize eden desen

KÜMBETLER DİYARI

Derin tarihî hüviyeti Ahlat’ı bir açık hava müzesine dönüştürmüş. Eski Ahlat’ın merkezine Harabeşehir adı veriliyor. Burası başta Selçuklular olmak üzere geçmiş medeniyetlerden kalma kale, cami, köprü, hamam ve zaviye kalıntılarıyla dolu dev bir açık hava müzesi. Burada aynı zamanda dünyanın en büyük Türk-İslam açık hava mezarlığı da bulunuyor. Zamana meydan okuyan mezar taşları ve özellikle kümbet tipi mezar yapıları Ahlat’ı cazibe merkezi hâline getiriyor. Kaynaklara göre Orta Asya’dan Anadolu’ya nakledilmiş ve en güzel örneklerini Ahlat’ta vermiş kümbetlerin 100’ü aşkın örneğini görmek mümkünmüş bir zamanlar. Fakat bunlardan 15 kadarı günümüze sağlam ulaşabilmiş. Bu rakam dahi tüm Türkiye’de bulunan kümbetlerin toplamından fazlaymış. 13. – 15. yüzyıllar arasında inşa edilen Ahlat kümbetlerinden en değerlileri ise Şeyh Necmeddin, Erzen Hatun, Usta Şagirt ve Bayındır kümbetleridir.

Ahlat’ta yüzlerce tarihî anıt taş bulunuyor. Nemrut Gölü Krater Gölü (altta). Ahlat’ta Selçuklu şehrinden kalanlar (karşı sayfada, altta).

ORHAN GAZİ’NİN MEMLEKETİ

Çağrı Bey, Ahlat’ta konakladı ve burayı Türk yurdu yapmaya karar verdi. Alparslan karargâhını bu bölgeye kurdu ve 1071’de Anadolu’nun kapılarını Türklere sonuna kadar açan Malazgirt Savaşı öncesi burada soluklandı. Savaşta şahadet şerbetini içerek şehit düşen askerler de yine Ahlat’a defnedildi. Bu topraklar Kayı Boyu’nu 170 sene ağırladı ve aynı zamanda Osmanlıların da ilk yerleşim yeriydi. Bir rivayete göre Osmanlı’yı kuran Osman Bey’in babası Ertuğrul Gazi, Ahlat doğumludur ve 20’li yaşlara kadar burada yaşamıştı.

Van Gölü asırlar boyunca Ahlat Denizi olarak anılır. 1655 yılında Ahlat’a uğrayan Evliya Çelebi, Ahlat Denizi’nden tutulan balıkların Acem tüccarlarına satıldığını, elde edilen parayla da Van çevresindeki askerlerin maaşlarının ödendiğini yazar. Kâtip Çelebi ise elma ve kayısı ağaçlarının olduğu meşhur bağlık ve bahçelik bir yer olarak kaydeder. Ahlat zamanla önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş, ticaretin gelişmesi sanat ve kültürün ilerlemesine de vesile olmuş, tıptan astronomiye dek çeşitli alanlarda bilginler yetiştirmiş.

AHLAT BASTONU

Oldukça tanınmış olan Ahlat bastonları bölgede yetişen ceviz, kiraz ve vişne ağaçlarından yapılmaktadır. Sağlam oluşu ve iyi cila tutması sebebiyle ceviz özellikle tercih edilmektedir. Kökeni Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan Ahlat bastonlarının en belirgin özelliği ise üzerlerine işlenen Türk motifleridir. Özetle Anadolu’daki ilk büyük Türk şehri unvanına sahip olan Ahlat, gerek tarihî ve doğal zenginlikleri gerekse ziyaretçilerine sunduğu kültürel ve mutfak zenginlikleriyle görülmeyi fazlasıyla hak ediyor. Haydi, öyleyse farklı ve öğretici bir seyahat için yola çıkıyoruz…

KURT İZİ

Selçuklu motifi
Milletin kahramanlığını ve gücünü simgeleyen desen

NE YENİR?

Yemek çeşitliliği yönünden zengin ve özgün olan Ahlat’ta en bilinen yemek, Bitlis usulü büryan kebabı. Ayrıca yörede kilorik olarak isimlendirilen köfteli çorba, yine harise adı verilen keşkek, kenger turşusu ve murtuğa helvası da yöreye özgü lezzetlerden. Ahlat’a yolunuz düşerse tuzda inci kefalini denemeden dönmeyin.

NE ALINIR?

Volkanik tüflerden oluşan ve tarihe meydan okuyan pek çok yapının da kaynağı olan Ahlat taşının işçiliği, günümüzde ilçedeki atölyelerde sürdürülüyor. Farklı renk seçenekleri de bulunan Ahlat taşı, bölge mimarisinde de yaygın şekilde kullanılmıştır.

KAÇIRMAYIN

Ahlat’a yolunuz düşerse Bitlis Etnografya Müzesine uğrayabilirsiniz. Yöre yaşamının yerel eşyalar ve çeşitli canlandırmalar sergilendiği müzede el yazması eserler de bulunuyor.

NASIL GİDİLİR?

Ahlat’a gitmenin en pratik yolu Muş’a uçmak. Muş’tan Ahlat’a kara yoluyla yaklaşık 1,5 saatte ulaşılıyor. Türk Hava Yolları, İstanbul’dan Muş’a haftanın her günü karşılıklı seferler düzenliyor. Ayrıca vakit sıkıntısı olmayanlar, Ankara’dan trenle Tatvan’a, Tatvan’dan kara yoluyla yarım saatte Ahlat’a ulaşabilirler.

 

Yazar Hakkında

emre.ozcan@cubemedya.com'

TR Editör

Yorum Ekle