Sanat

Küçük Prens Furyası

Küçük Prens, Türkiye’de ilk defa 1953 yılında şair Ahmet Muhip Dıranas çevirisiyle bir çocuk dergisinde yayımlandı.

Fransız pilot ve yazar Antoine Saint Exupery’nin ilk olarak 1943’te basılan kült eseri Le Petit Prince (Küçük Prens), tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en çok satan ve en çok okunan kitaplardan biri. Küçük Prens’in dünyada bugüne kadar yüz elli milyondan fazla satıldığı ve -yirmi bin kişinin konuştuğu pek az bilinen diller de dâhil- yaklaşık iki yüz elli dile çevrildiği söyleniyor; yani neredeyse İncil ile yarışıyor. Böylesine büyük bir ilgiye mazhar olmuş ve tam bir fenomene dönüşmüş bu kitabın, Türk okuyucular nezdinde karşılık bulamaması elbette şaşırtıcı olurdu.

Materyalist dünyadan kaçış

Küçük Prens, Türkiye’de ilk defa 1953 yılında şair Ahmet Muhip Dıranas çevirisiyle bir çocuk dergisinde yayımlanmıştı. Kitaba olan ilgi o günden bu yana sürekli arttı. Peki, soru şu: “Küçük Prens’in Türkiye’de yoğun ilgi görmesinin nedenleri nelerdir?” Bu soruya Türkiye açısından özel bir cevap üretmenin mümkün -ve doğru- olacağından emin değilim. Çünkü ilk paragrafta da değindiğim gibi tüm dünyanın bildiği ve okuduğu bir fenomenden bahsediyoruz. Haliyle Küçük Prens’e karşı geliştirilmiş olan ilginin nedenleri tabii Türkiye sınırlarını aşacaktır. Cevabı bulmak adına; Exupery’nin temas ettiği ve hatırlattığı evrensel değerlere bakılmalıdır.

Küçük Prens ile ilgili Star gazetesinde bir yazısı yayımlanan eleştirmen Tülin Sadıkoğlu, şöyle diyor: “Antoine de Saint-Exupéry, Küçük Prens’i Amerika’da olduğu bir dönemde, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yazdı. İki büyük dünya savaşı, yarattığı tahribatla insanları derin bir güvensizliğe sürüklemişti. Saint-Exupéry de pek çok kişi gibi varoluşsal sorgulamalar yaşadı. Hayatın anlamının kaybolduğu ya da belirsizleştiği bir zamanda, yalnızlık içerisinde olduğunu düşündü. Böyle bir kaygan zeminde insanlar, belki de ne yaptıklarının farkında olmayarak daha materyalist bir dünya kurmaya çalıştılar. Şiirsellik, masalsılık bu dünyanın gerçekleri değildi; yetişkinler dünyasında da yerleri yoktu. Saint-Exupéry zamanın materyalist bakış açısından rahatsızdı. Her ne olursa olsun yaşama ve insanlara karşı olumlu bir bakışı vardı.” Meseleyi özetleyen bu alıntıdan hareketle, diyebiliriz ki; Küçük Prens ilgisi, bir kaçışın tezahürüdür. Kazanmanın ve materyalizmin kutsandığı ve savaşlarla boğulmuş bu dünyadan kaçışının küçük bir tezahürü. Bu sonuca, Türk okuru için de varmak yanlış olmayacaktır.

 Yayınevleri ‘hep satar’ ister

 Baktığımızda, Küçük Prens’in şu sıralarda; Türkiye’deki bütün zincirleme kitap mağazalarının ve internet üzerinden satış yapan ortamların ‘çok satar’ listelerinde ilk 5’te olduğunu görüyoruz. Aslında, Küçük Prens’ten bahsederken ‘çok satar’ deyip geçmek haksızlık olacaktır. Çünkü bu ifade Türkiye’deki Küçük Prens ilgisinin karşılığını vermiyor. Bir kitap için ‘çok satar’ dediğimizde, akla bir anda kıyameti kopartan ve sonra da bir anda unutulan sabun köpüğü eserler gelmiyor mu? Dolayısıyla, Türkiye’nin ‘hep satar’ kitaplarından biri demek daha yerinde olur Küçük Prens için. Belki sürekli ‘çok’ satmaz; ama bilirsiniz ki ‘her zaman’ satar.

Bütün yayınevlerinin nihai hedeflerinden biri ‘hep satar’ kitaplar yakalamak ya da ‘hep satar’ kitapların haklarını almak ve basmaktır. Dolayısıyla, yayınevlerince klasiklere olan ilgi her zaman üst seviyededir. Küçük Prens’in de bir klasik olduğundan şüphemiz yok. İşte bu sebepten kitabın kamuya mal olur-olmaz birçok yayınevi tarafından basılacağı tahmin ediliyordu, öyle de oldu. Küçük Prens, Türkiye’de, 2015 itibarıyla onlarca yayınevi tarafından basıldı. 20 yıl önce imzalanmış Bern Sözleşmesi gereğince bir yazarın ölümünden 70 sene geçtikten sonra eserlerinin telif hakları serbest kalıyor.

Antoine Saint Exupery kitaplarının telif haklarının serbest kalmasıyla Türkçedeki çeviri alternatifleri de arttı. Aslında, 1995’ten önce kitaba birçok çeviri yapılmıştı; ama değindiğimiz sözleşme gereği piyasada sadece bir tanesi (Fatih Erdoğan çevirisi) bulunabiliyordu.

Yetişkinler daha çok ilgili

Türkiye’de gelişmiş bir çocuk kitapları yayıncılığı olduğunu söyleyebiliriz. Demek ki salt ‘çocuklar için ideal kitap’tan öte bir anlamı vardır Küçük Prens’in. Zaten Türk okuyucusu Küçük Prens’i bir çocuk kitabı olarak algılamaz. Yetişkinler kitaba çocuklardan daha çok ilgi gösterir. Bununla beraber çocuklara okutulan ilk kitaplardan biri, Küçük Prens’tir. Milli Eğitim Bakanlığı okumaları için çocuklara Küçük Prens’i tavsiye eder; hem kolay okunabilir hem masalsı yönü güçlüdür hem de yüksek bir edebî değeri vardır.

Yazar Hakkında

mehmet@cubemedya.com'

Mehmet Hakan Kekeç

Yorum Ekle