Gezi

TARİHİ DEĞİŞTİREN GÖBEKLİ TEPE

emre.ozcan@cubemedya.com'
Yazar: TR Editör

UNESCO tarafından Dünya Geçici Kültürel Miras Listesi’ne alınan Göbekli Tepe, tarih öncesi dönemlere dair bildiklerimizi sorgulatıp bizlere insanlığın geçmişi ile ilgili yeni şeyler öğretirken ve merak duygumuzu kamçılıyor.

UNESCO tarafından Dünya Geçici Kültürel Miras Listesi’ne alınan Göbekli Tepe, tarih öncesi dönemlere dair bildiklerimizi sorgulatıp bizlere insanlığın geçmişi ile ilgili yeni şeyler öğretirken ve merak duygumuzu kamçılıyor.

Yazı: ADEM BULUT

Anadolu coğrafyası, jeopolitik konumu ve sahip olduğu verimli topraklar münasebetiyle tarihin her döneminde rağbet gören bir yerleşim yeri oldu. İnsanlık ise mizacı gereği geçmişten günümüze kadar sürekli tapınma alanları inşa etti. Dünyada bilinen en eski tapınağa ev sahipliği yapan Göbekli Tepe ile uygarlığın ilk dönemleri yeniden yazılıyor. Urfa’nın 22 kilometre kuzeydoğusundaki Göbekli Tepe, İngiltere’de bulunan Stonehenge’den 7 bin, Mısır piramitlerinden ise 7 bin 500 yıl daha eski. Tarihi günümüzden 11 bin 600 yıl öncesine dayanan bu arkeolojik alan, kazıların başladığı 1995 yılından bu yana bilim insanlarının uygarlığın kökeni üzerine düşüncelerini temelden sarsmakla birlikte doğru sandığımız birçok şeyi sorgulamamıza neden oldu.

İNANÇLA GELEN YERLEŞİK DÜZEN

Şimdiye kadar keşfedilen en eski tapınak yapılarına sahip olan Göbekli Tepe, insanlığın tarım ve hayvancılığa geçiş sürecindeki en son aşamada inşa edildi. Bölgenin tarihinin bu kadar eskiye dayanmasından hareketle, tarımın uygarlığa yol açtığı fikri geçerliliğini yitirmiş durumda. Bugüne değin genel kanı, avcı-toplayıcıların yerleşik düzene geçmesinin ardından yetiştirilen ürünlerin fazlalığı sonucunda karmaşık toplumların kurulduğu yönündeydi. Göbekli Tepe bu yaygın kanıyı tartışmaya açtı. 1995’ten itibaren 19 yıl sürüyle kazının başkanlığını yapan Arkeolog Prof. Klaus Schmidt, insanın kronolojik akışının Göbekli Tepe ile birlikte tarihe kavuştuğunu ileri sürmüştü. Schmidt’e göre yapıları inşa etmek için gerekli iş gücü, çalışanlara yiyecek, içecek sağlama yolu olarak tarımın gelişmesine yol açmıştı. Kalabalık toplulukların ibadet merkezine yakın olma arzusu ve çevrede bu toplulukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde yeterince kaynak bulunmaması, insanları tarım yapmaya itmişti. Göbekli Tepe’de ortaya çıkarılan yapı kompleksinde, çatıya dair bir ize rastlanmadı ve bu yapıların birer açık hava tapınağı olduğu kabul gördü.

SANATIN İLK ADIMLARI

Göbekli Tepe, tarımın başlangıcından ve hatta çanak-çömleğin icadından bile daha eski bir geçmişe sahip. Diğer yandan insanı simgeleyen T biçimli taşların üzerini süsleyen hayvan figürlerinde sanat denilebilecek bir üslup söz konusu. Taşlar üzerinde akrep, tilki, boğa, yılan, yaban domuzu, aslan, turna ve yaban ördeği figürleri yer almakta. Bilhassa aslan figürleri Neolitik Dönem’de aslanların Anadolu’da yaşadığını kanıtlıyor. Bazı araştırmacılara göre bu hayvan figürleri, tapınağı ziyaret eden kabileleri simgeliyor. Göbekli Tepe’deki buluntular, kalabalık grupları bir araya getirmedeki organizasyon becerisini ve sanat becerilerinin gelişkinliğini bize anlatıyor. Ayrıca bulunan sembollerin -küçük ölçekli de olsa-  benzerleri Kuzey Irak ve Suriye’ye kadar yayılan bir bölge de mevcut. Buradan yola çıkarak Göbekli Tepe’nin Neolitik Dönem’de kültürel etkileşim merkezi olduğu ileri sürülüyor. Tapınak zeminlerinin sıvıyı geçirmeyecek şekilde inşa edilmiş olması, törenlerde sıvı maddelerin kullanıldığına işaret ediyor. Konumu itibarıyla pek çok yeri görebilen ve pek çok yerden de görülebilen Göbekli Tepe, MÖ 8 bin dolaylarına kadar kült merkez olarak kullanılmış. Sonrasında üzerinin toprakla kapatılarak tarih sahnesinden silinmesi ise bugün bile Göbekli Tepe için “Peki neden?” sorusunu güçlü biçimde sormamızı gerektiriyor.

GÖBEKLİTEPE SIRA DIŞI BİR YER
Nabi Avcı (Kültür ve Turizm Bakanı)

Göbekli Tepe arkeoloji dünyasında devrim niteliğinde bir buluş. Kazılarda ortaya çıkan eserlerin nasıl üretildikleri tartışılıyor. İnanç merkezi olduğu konusu, bilim dünyasının en gözde senaryosu. Fakat Göbekli Tepe’nin henüz nasıl bir işleme sahip olduğu, ne için oluşturulduğu konusunda kesin bilgi yok. Cazibesi de buradan geliyor. Burası, bildiklerimizin dışında bir alan. Bu, Türkiye’nin kültürel etkinlikleri açısından da çarpıcı bir örnek.

T ŞEKLİNDE DİKİLİTAŞ

Tapınağın simgesi
Göbekli Tepe’deki T biçimli dikilitaşların boyu 5 metreye, ağırlıkları ise 16 tona ulaşıyor.

KELAYNAK

Son Kuşlar
Sadece Türkiye’de (Birecik – Urfa) ve Fas’ta yaşayan kelaynakların yeryüzündeki sayısı yaklaşık 500 bireydir.

*

Göbekli Tepe Rehberi – Guide

NE YENİR?

Lokanta yönünden geniş bir yelpazeye olan sahip Urfa’da, kebap ve içli köftenin yanı sıra borani, bostana ve humus gibi yerel yemekleri deneyebilir; “mırra” denilen kahveyi yudumlayabilirsiniz.

NE ALINIR?

Urfa şehir merkezinde ve ören yeri yakınlarındaki seyyar tezgâhlarda Göbekli Tepe’den esinlenilerek üretilmiş hediyelik eşyalar ve dekoratif objeler satılıyor. Ayrıca Şanlıurfa Halk Eğitim Merkezi ve Göbekli Tepe Taş İşçiliği Atölyesinde geçmişin incelikli zanaatları öğretiliyor.

KAÇIRMAYIN

Göbekli Tepe’nin en üst noktasındaki dilek ağacının bulunduğu alan ziyaretçiler tarafından sıklıkla ziyaret ediliyor. Ayrıca Örencik köyündeki Göbekli Tepe Örenyeri Müzesi her gün ziyarete açık, giriş ücreti 5 TL. Sonra Urfa’ya gidilip Balıklı Göl, Halil-ür Rahman Camii, Şanlıurfa Müzesi ve Hz. Eyüp Mağarası’nı ziyaret etmek elinizde.

NASIL GİDİLİR?

Türk Hava Yolları, her gün Ankara, İstanbul ve İzmir’den Şanlıurfa’ya karşılıklı seferler düzenliyor. Göbekli Tepe, havalimanına indikten sonra yaklaşık yarım saat içinde otomobil ile rahatça ulaşabileceğiniz bir mesafede bulunuyor.

Yazar Hakkında

emre.ozcan@cubemedya.com'

TR Editör

Yorum Ekle