Gezi Kültür Lezzet Miras Seyahat Tarih

“TELAŞIN VE LİSTELERİN UZAĞINDA BİR GEZİ KİTABI”

ozge@cubemedya.com'

 Mutluluk gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil.

Epiktetos

Ben tam bir Ege düşkünüyüm, her sene muhakkak Ege’de tatil yaparım. Üstelik ben de Egeliyim; yeşile, zeytine, mavinin onlarca tonundaki denizi seyretmeye, akşam esen serin rüzgârlara epey aşinayım. Bu sebeple Melih Uslu’nun Ege’yi Gör ve Yaşa kitabını gördüğümde heyecanlandım ve hemen okuma listeme dâhil ettim.

Önceki kitaplarını da okuduğum için Uslu’nun bize gezilecek yerler listeleri vermediğini; kitaplarında gözünün gördüğünü, burnunun kokladığını, kalbinin hissettiği coşkuyu aktardığını biliyordum. Ege, kendisine nasıl yansıdı, Ege’nin kendi halinde ve telaşsız ancak her an sürpriz karşılaşmalara gebe enerjisini onu nasıl etkiledi; yıllardır seyahat eden ve bunu yazdığı metinler-kitaplar aracılığıyla yüzlerce kişiyle paylaşan birinin izlenimlerini merak ediyordum.

Kitabın giriş bölümünde yazar hayatından, seyahat ve seyahat metinleri ile olan profesyonel ilişkisinden detaylı şekilde söz ediyor. Çocukluğundaki seyahatler, özellikle de ailecek Almanya’dan Türkiye’ye yaptıkları seyahatlerin Melih Uslu’nun seyahat etmek ve yolda olmak üzerine düşüncelerini şekillendirdiğini öğreniyoruz. Giriş bölümünde havayolu seyahatinin gündelik hayatımıza nasıl da yerleştiğinden ancak buna rağmen, örneğin tren gibi, bir sanat malzemesine dönüştürülmemesinden doğan şaşkınlığını da dile getiriyor. Gökyüzü kültürü dediği bu serüvenin de çok yakında sanatın farklı dallarında yankısını bulacağından emin… Gördüğünüz gibi kitabın giriş kısmı biraz dağınık ilerliyor gibi görünüyor ancak ben bunu dağınıklık olarak değil, heyecanlı bir karşılama ve tanışma merasiminin yansıması olarak yorumluyorum.

Seyahat etmek ve yeni yerler görmek, çağdaş insanın en keyif aldığı aktivitelerin başında geliyor. Neredeyse biletler alınmadan önce listeler oluşturulmaya başlanıyor: Nereye gidilmeli? Neler yenilmeli? En güzel fotoğraf nerede çekiliyor? Hatta işler öyle bir boyuta ulaştı ki gidince yapacaklarım listeleri değil, yapmadan dönmemem gerekenler listeleri oluşturmaya başladık. Sosyal medyada paylaşım merakı ve gittiğimiz yerdeki varlığımızı muhtemelen bir daha bakmayacağımız fotoğraflar ve videolarla kanıtlama ihtiyacı, o anın güzelliğine karşı hepimizi körleştiriyor. Manzaraya bakıyoruz ama görmüyoruz çünkü bu sırada fotoğrafı en iyi açı ile çekmeye çalışıyoruz. Mis gibi kokan yasemini daha koklamadan telefonlara sarılıp en iyi renklerle onu fotoğraflamaya çalışıyoruz. Tüketmeden yolda olmaksa ancak yaşadığımız anın içine dahil olmak, listelerin ve sosyal medya paylaşımlarının uzağında aylaklığın keyfini çıkarmakla mümkün olabilir.

Melih Uslu’nun kitabını okurken sevdiğim ve bir seyahatsever olarak kitabın aklımda kalmasını sağlayan şey şuydu: Bu kitap, gerek anlatımıyla gerek tüketim seyahatçiliğinden uzaklığıyla bildiğimiz diğer gezi kitaplarından farklı. Yazar, Ege’yi görün ve yaşayın¨ diyor ancak bunu listeler vererek yapmıyor. Kendi deneyimini, gezdiği ve gördüğü yerlerdeki kokuları, renkleri, sesleri öyle içtenlikle ve çarpıcı biçimde aktarıyor ki siz de o kekiğin kokusunu almak, denizin turkuaz mavisini görmek istiyorsunuz. Kitapta Ege’ye düşkünlüğüyle bilinen Çetin Altan’ı, Halikarnas Balıkçısı’nı, Azra Erhat’ı anmayı ihmal etmeyen Uslu, Ege’nin yavaşlığını ve telaştan uzaklığını da başarıyla anlatıma yansıtmış. Okuru, seveni bol olsun!

Yazar Hakkında

ozge@cubemedya.com'

Özge Uysal

Yorum Ekle