Sanat

Yavuz Turgul Ve Şener Şen

Türk sinemasının ikinci miladı diye tanımlanan, efsaneye dönüşen Eşkıya, bu yıl 20. Nürnberg Türk-Alman Film Festivalinin açılış filmi olarak gösterildi.

Yüz yılı aşan bir sinema tarihine sahip olan Türkiye’de beyazperdede silinmez izler bırakan pek çok yönetmen oldu. En unutulmaz olanları ise içinden çıktığı toplumun değerleri, yaşantısı, kültürü ve edebiyatına temas ederek film üretenler ve kimlikli bir sinema ortaya koyanlardı. Metin Erksan, Lütfi Akad, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Yücel Çakmaklı gibi ustaların ölümsüz eserler bıraktığı Türk sineması, diğer adıyla Yeşilçam 1970’lerden sonra hem sektörde atılan yanlış adımlar hem de ülkede yaşanan siyasi çalkantılardan dolayı ciddi bir gerileme yaşadı. Seyirci salonlardan uzaklaştıkça üretilen film sayısı da giderek azaldı. 1980’lerden sonra ülke sinemalarında iyiden iyiye Hollywood filmleri ağırlık kazanmaya başladı. Vizyona giren yerli film sayısı yok denecek kadar azalmıştı.

Ancak 1990’larda Yavuz Turgul’un çektiği Eşkıya, bu gidişi tersine döndüren bir film olarak sinema tarihimizdeki yerini aldı. Ertem Eğilmez ekolünden geldiği için Yeşilçam’ın kodlarını iyi bilen Turgul, yaşanan toplumsal değişimleri de çok iyi gözlemleyerek sinemamızdaki bu damarın devamlılığını sağladı.

TÜRK SİNEMASINDA DÖNÜM NOKTASI: EŞKIYA

 Senaryosunu yazdığı Tosun Paşa, Davaro, Çiçek Abbas, Fahriye Abla, Züğürt Ağa, Muhsin Bey gibi filmlerle geniş kitlelerin beğenisini kazanan Yavuz Turgul’un Eşkıya filmi ile gösterdiği başarı bu yüzden hiç de tesadüf değildi. Turgul’un bu kadar sevilmesinin en temel sebebi ise çok iyi bir hikâye anlatıcısı olmasıydı. Mesaj vermek, bir düşünce, bakış açısı ya da felsefenin peşi sıra filmini kurmak yerine insana dair hikâyelerden, çatışmalar ve gerçekliklerden yola çıkan Turgul, sözlü kültürün hâkim olduğu bu coğrafyada belki de bu yüzden milyonlar tarafından bıkmadan, usanmadan izleniliyor.

Muhsin Bey’de İstanbullu bir musikişinas ve organizatör ile genç ve hırslı bir türkücünün kesişen hikâyesini konu alan Yavuz Turgul, kadim kültürüne yüz çevirip popüler, kolay tüketilen ve kısa sürede paraya tahvil edilebilecek yeni kültüre değer veren toplumda yaşanan çatışmaya dikkat çekiyordu.

Eşkıya da Muhsin Bey’in yolundan giden ve aynı kaygıları başka bir hikâye üzerinden temellendiren bir film oldu. 1996 yılı yapımı Eşkıya, Türk sinemasında yeni bir döneme kapı araladı. Sinemamızın 1980’li yıllarda yaşadığı durgunluk ve gerileme döneminden sonra geniş seyirci kitlelerini yeniden salonlara çeken Eşkıya’nın başarısında yönetmen Yavuz Turgul’un ustalığı kadar Şener Şen, Uğur Yücel, Sermin Hürmeriç ve Kamran Usluer’in dört dörtlük oyunculuklarının da payı büyük. Eşkıya, yaşadığı zamana ayak uyduramayan, modern hayatın dayattığı yeni ilişki biçimlerini kabullenemeyen Baran’ın hikâyesini beyazperdeye taşıdı.

İYİ HİKÂYELERİN PEŞİNDEN GİDEN YÖNETMEN

Temelinde çok kırılgan ve naif bir aşk hikâyesi olan Eşkıya, bir çeşit kaybedenler ve tutunamayanlar filmi aslında. 1998 yılında Türkiye’nin Oscar aday adayı olan film, 1997 yılında Almanya’dan Bogey Ödülü, 1998 yılında Portekiz’de Troia Uluslararası Film Festivalinden Altın Yunus Ödülü’yle döndü. Film 19. SİYAD Türk Sineması Ödülleri’nde de En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ve En İyi Müzik Ödülleri’ne değer bulundu. Yavuz Turgul’un sinematografisinde Eşkıya’dan sonra Gönül Yarası, Kabadayı ve Av Mevsimi yer aldı. Turgul’un filmlerinin büyük çoğunluğunda rol alan Şener Şen, adeta usta yönetmenin vazgeçemediği oyunculardan biri. Bir röportajında filmlerinde kendisini harekete geçiren şeyin iyi öykü olduğundan söz ederken “Hiçbir zaman bir konsept, bir felsefe ya da düşünce üzerinden bir şey inşa etmedim. O kendi kendiliğinden gelip yerleşti benim yaptığım işlere. Ben oturup, modernizm üzerinden şunu nasıl eleştirebilirim diye hiç düşünmedim. Benim bir anlamda nostaljiye yatkın, geçmiş değerleri savunan bir insan olarak ortaya çıkarılmam, çok doğru bir şey değil. Ben bunlardan ziyade, zıtlıkları, çatışmaları ve çelişkileri bulmaya çalışan bir insanım. Bunun nedeni, kahramanımın çoğunlukla Şener Şen olması ve Şener’in sempatik ve doğru şeyler söyleyen biri olması. Kimi zaman benim doğrularımı söyledi. Özellikle ahlak, vicdan, adalet ve buna benzer duygularla ilgili düşündüğüm şeyleri dillendiren çoğunlukla Şener oldu. Şener o lafları söylediğinden dolayı, var olduğu noktanın doğru bir nokta olduğu düşüncesi oluştu.” diyerek Şener Şen’in filmlerinde nasıl bir etki meydana getirdiğini ifade ediyor. Ama Şener Şen’in oluşturduğu bu tabloyu da Yavuz Turgul yine kendi eliyle Gönül Yarası filminde yıkar. İdealist ve kendini yoksul çocuklara adayan bir öğretmenin kendi çocuklarının ve yardım etmek istediği bir genç kadının hayatında açtığı yaralar ve iyiliğinin nelere mal olduğunu anlatır.

TİYATRO’DAN SİNEMAYA UZANAN BAŞARI HİKÂYESİ

İstanbul Şehir Tiyatrolarında oyunculuğa başlayan ancak 1970’lerde komedi filmleri ile sinemaya adım atan Şener Şen’in tiyatro kariyeri geniş kitleler tarafından pek bilinmese de Şehir Tiyatrolarında Othello’dan Cyrano de Bergerac gibi klasiklerde Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Zengin Mutfağı gibi Türk tiyatrosunun önemli eserlerinde rol aldı. Sonrasında sinema oyunculuğuna yönelen ve Hababam Sınıfı serilerindeki ‘Badi Ekrem’ karakteriyle seyircinin beğenisini kazanan Şen, uzun yıllar Türk sinemasının en aranan komedi oyuncularından biri oldu. Süt Kardeşler, Tosun Paşa, Davaro gibi filmlerde canlandırdığı karakterler de sinemanın unutulmazları arasında yer aldı. Züğürt Ağa, Muhsin Bey ve Arabesk Şener Şen’in karakter oyuncusu olarak zirveye oturduğu filmlerden birkaçı. Yavuz Turgul’un yönettiği Eşkıya’daki Baran karakteri ile Turgul’un da vazgeçilmez oyuncusu haline gelen Şen ile Yavuz Turgul’un ortaklıkları Gönül Yarası, Kabadayı ve Av Mevsimi’nde de devam etti. Şener Şen, Türkiye’nin en önemli film festivallerinden Antalya Altın Portakal Film Festivalinde, 1978’de Çöpçüler Kralı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, 1987’de Muhsin Bey ile En İyi Erkek Oyuncu, 2004 yılında Yaşam Boyu Onur Ödülü ve 2005 yılında Gönül Yarası ile En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne değer bulundu. Usta oyuncu 1997’de Eşkıya ile Valensiya Film Festivalinde de En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün sahibi oldu.

Yazar Hakkında

Gülcan Tezcan

Yorum Ekle