Sanat

Yazı ve Uzay

AYASOFYA’NIN ÖNÜNDE YIĞILMIŞ, İÇERİ GİRMEK İÇİN SIRASINI BEKLEYEN ZİYARETÇİLERİ ŞANSLI SAYMAKTAN BAŞKA GÜZEL SÖZ YOK. ÜSTELİK İÇERİDE ONLARI BEKLEYEN BİR YAZI VE UZAY SERGİSİ VAR. ADI, AŞK-I NEBİ.

Çapkın yağmur dün geceden beri İstanbul’un başını döndürdü. Mağrur erguvanların son çiçeklerini yere serdi, at kestanelerinin yüzünü aydınlattı. Boğaz’ın derinliklerinden Ayasofya kubbelerine değin bir ışık ve şimşek oyunu aşk ile cenk arasında gününü gün etti; dünü bugüne yaklaştırdı. Böyle bir havada, Ayasofya’nın önünde yığılmış, içeri girmek için sırasını bekleyen ziyaretçileri şanslı saymaktan başka güzel söz yok. Üstelik içeride onları bekleyen bir yazı ve uzay sergisi var.

Aşk-ı Nebi başlığını taşıyan sergide, İslam Coğrafyasından pek çok hattat, müzehhip ve müzehhibenin imzası var. Ayasofya’nın hayranlık ve merak uyandıran geçitleri, kubbesi ve cıvıltısı altında, Ahmet Bursalı, Gürkan Pehlivan, Said Abuzerov, Mithat Topaç, Cevad Huran, Mustafa Cemil Efe, İbrahim Halil İslam, Muhammed Cevadzade, Ali Karavi, Hadi Kerkuki ve Levent Karaduman gibi pek çok sa natçının çalışmasını görmek mümkün. Sergiye hâkim olan duygunun duyuş ve istif özgürlüğü olduğunu söylemek gerekir. Bu görkemli mekâna özenircesine, bilindik klasik istiflerin ve boyutların dışında, bir yönüyle popüler bir yönüyle arayışçı, özü aşkla dolu, genelin göz ve gönlünü okşamaya aday bir düzenleme bu.

Her sanat dalında olduğu gibi klasik İslam sanatlarında da uzay poetik olduğu kadar estetik bir meseledir ve eski yeni, klasik modern çatışması hep devam eder. Modern sanatların getirdiği imkânlarla değil, aynı zamanda İslam sanatının poetik özünde ve geleneğinde saklı çoklu atılım sırrı elbette her devirde genç sanatçılar tarafından miras edinilir. Bu bağlamda Cevad Huran ile Said Abuzerov’un ortak imza attıkları besmele-i şerif bir yandan çizgileriyle klasik üsluba gönülden selam verir, ama asıl keskin ve diri atılımıyla geleceğe göz kırpar. Sergiyi hazırlayan zihin, klasik olanı hatırlatmaktan çekinmezken asıl uzay yorumunu alışılmışın dışındaki istiflerde dışa vurur. Yazı ile somutlanmış Kâbe figürleri, mağara ve örümcek, lale, bir saltanat kayığı kararlılığıyla zeminde yol alan çalışmalar buna örnek.

Levent Karaduman ve Gürkan Pehlivan gibi, serbest istif ve görsellik ile klasik sanatın bağlamı arasında gidip gelen çalışmaları özellikle anmak gerek. İbrahim Halil İslam imzalı istiflerin vavlar ile kurduğu elektron ile sihir, büyü ile görsel aşkınlık arasındaki geçişleri de anmalı. Aynı şekilde, Gürkan Pehlivan imzalı, dış yüzeyi kûfi çemberle kuşatılmış; içte vavların kalp atışlarıyla birbirini selamlaması, bugünkü İslam yazısının öz ile çağdaş yorum arayışlarını dışa vurduğu üst sunumlar sayılmalı. Böylesi çalışmalarda tezhibin azalan etkisi bir soru, hatta sorun mu düşünmeye değer.

Hat sanatı hakkında hiçbir bilgisi olmayan ve dünyanın her yanından gelip de bu mekânda birleşen insanlar için şaşırtıcı olduğu kadar hayranlık verici bir sergi olduğunu gözlemlemek için, gözlerinizi kapayıp, farklı farklı dil lerden yükselen hayret sözcüklerini duymak yeterli. Patlayan flaşlar, susmayan cep telefonu sesleri, selfie gülücükleri de cabası… Belli ki bugün dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan hattatların ortak peygamber sevgisi duyuşunun sadece bir parçası, fragmanı bu sergi. Çağırdığı potansiyel şüphesiz daha ileride.

Ayasofya cıvıltısının, yağmur ve ara sıra şimşek aydınlanışın altında, yazının çağrısı zamanın sonsuzluğuyla birleşir. Daralıp genişleyen vavlar, ait olduğu çerçeveden çıkıp meraklı bakışların arasına karışacakmış gibi canlı sülüs geçişler, “ben buradayım ben buradayım” diye sessizce fısıldayan bezemeler, gülden karanfile uzanan çiçeklenişler bu uzayın envanterini durmaksızın zenginleştirirler. Sergiden dışarı çıkıp da, Sultanahmet meydanında, Osmanlı mirası eserlere yönelenler, az önce sergide gördükleri yazıların hangi tarihsel derinlikten ve hangi yaşam tasavvurundan çıkıp geldiğine de bir kez daha inanırlar. Yağmur, at kestanesi ve erguvan serpintileri de bu uzaya çoktan dâhildirler…

10 HAZİRAN’A KADAR

Kur’an tilavetiyle başlayarak bir ilke sahiplik yapan Ayasofya’daki Aşk-ı Nebi sergisinde geleneksel İslam sanatının önemli eserlerine yer veriliyor. Döneminin ekol hattatları tarafından yazılmış hilye-i Şerifelerin önemli örnekleri, 10 Haziran 2015’e kadar ziyaret edilebilecek. Geçtiğimiz yıl Ayasofya’da açılan hat sergisi sanat çevreleri tarafından yoğun bir ilgi görmüş; üç ay içerisinde yaklaşık bir milyon kişi tarafından ziyaret edilmişti. Bir de uyarımız var: Ayasofya, 25 Mayıs’ta 12.00 ile 19.00 saatleri arasında tahsis sebebiyle kapalı olacak.

Bilgi için: www.ayasofyamuzesi.gov.tr

Yazar Hakkında

Ömer Erdem

Yorum Ekle